BESMELE SIRRI
Bu makaleyi iyi de idrak için “Noktanın sırrı” ve “B sırrı” makaleleri okunması tavsiye edilir.
Nokta ile Ahadiyeti Zattan başlayan Besmele Hakkın gizli hazinesini açması demektir. “B sırrı” ile bu Zatından, Zatına, Zatıyla, Zatı için, Zatça olan bir açmadır. Bilinmekliliğin sevip halkı açığa çıkarmasının (yaratmasının) özet cümlesidir. “Ba”dan sonra gelen sin (س) Zatı Nefsiyle açığa çıkmasıdır. Yani “Ben gizli hazineydim” cümlesindeki “BEN”liğini İlahi Zati Nefsi hüviyetiyle ilk olarak açmasıdır. Sin (س) üç çentiğiyle “seferler faslı” olarak özetlediğimiz manevi yolculuğun hem başlaması hemde bu yolculuk sonrası “Ba” ve “nokta” sırrına ulaşacağının da işaretidir. Zira Allah’ın Zatı Nefsini bilme, nefsi bilme ile mümkündür.
Sin’den sonra gelen mim (م) ile de Zatı Nefsine ayna olarak Nefsi Muhammediyi yani Hakikati Muhammediyi açmasıdır. Ancak Hakikati Muhammedi kanalıyla Zatına ulaşılabileceğimizin sırrıdır. Besmeledeki Hakikati Muhammedi noktasıdır. Bu mim (م) ile insanlık sırrına ulaşılır. Ve Yasin hitabına muhatap olunur. Ye (ي) harfinin iki noktalı olmasındaki sır budur. Bir nokta “Zat noktası” diğer nokta “Muhammed noktasını” oluşturur. Birbirlerinin aynasıdır. Ye ise arap harflerinin sonuncusudur. “Ba (ب)” ile başlayan yolculuğun Ye (ي) ile bitmesidir. Bu nedenle“Allah ve Resulüne itaat edin” (Enfal/46) buyurulmuştur. Zira Nefsi Muhammedi tüm nefisleri temsil eden ana programdır.
Allah Zati Nefsini ve Nefsi Muhammediyi ve uluhiyetini ifade etmek için “Allah” ismiyle Besmeleye devam eder. Allah (الله) ismindeki ilk elif (ا) Ahadiyeti Zatı temsil eder ki zaten onun hakikati noktada toplanmıştır. İlk Lam (ل) uluhiyetini, ikinci Lam (ل) risalet ve velayet mertebelerini, gizli elif muhabbetini he ise ilahi hüviyetini temsil etmektedir. Bu nedenle “Bismillah her hayrın başıdır” buyurulmuştur. Allah ismi uluhiyetinde bulundurduğu tüm ilahi isim ve sıfatları camidir. Zatı Nefsinde ve Nefsi Muhammedi’de Allah ismi ile tüm zuhurlarını yani isim ve sıfatlarını alemlerde açığa çıkardığını ifade etmesidir. Bu nedenle “Bismillah” diyen kişi Allah’ı alemleriyle birlikte tek vücud olarak (vahdet-i vücud) olarak Allah ismi altında “B” ve “nokta” sırrıyla cem etmektedir. Bu nedenle Besmele gizli hazinenin anahtarıdır. Hz. Resul (sav) bu nedenle, “Besmele her kitabın anahtarıdır” buyurmuştur. Allah ismi (sin-mim hakikatleriyle) Zata bağlanmakta tüm zuhurları “Bismillah” kelimesinde toplanmaktadır. Vahdette kesreti ve kesrette vahdeti bünyesinde cem eden kelimedir.
Rahman ve Rahim, Allah ismine tabidir. Ancak “Rahman” mertebesi isim ve sıfatların gerçek hüviyetleri ve yüzleri ile açığa çıkma mertebesidir. Yani “Allah” ismi ile salınan isim ve sıfatlar “Rahman” mertebesinde “kuvvet” ve “kudret” vasıflarına bürünmekte ilk faaliyetlerine başlamaktadır. “Rahim” ismiyle tüm taayyün ve tecelli mertebelerini katederek faaliyete geçmektedir. Kısaca “Bismillahirrahmanirrahim” diyen kişi Zat’ta gizli hazinede, nefsinde bulunan isim sıfatları peygamber kanalıyla Allah-Rahman-Rahim isimleriyle faaliyete sokmaktadır. Allah’ın uluhiyetine (ilahlığına) bu özelliklerle şahid olmaktadır. Bu vasıflarıyla Hakkı müşahede etmektedir. Besmele her mertebede Hakkı zikir olduğundan Hakk’ta onunla birlikte zikredeni zikretmektedir. Hem de bütün isim ve sıfatlarıyla ve Zatıyla. Zira “Ben, Beni zikredenlerle beraberim” kudsi hadisi ve “Beni zikredin, Bende sizi zikredeyim”(Bakara/152) ayetiyle Besmele okuyan Hakk’la Hakk olmakta, bulunduğu nefs mertebesinden Hakk’ın halifesi ve vekili olmaktadır. “Ben bunu Hakk’a izafeten, O’na hilafeten, O’nu temsilen, O’nun vekili olarak, O’NUN İLE yapıyorum” demektir. B sırrından gelen ve noktadan kaynaklanan O’nunla olan birliktelikdir. Nefsimiz Nefsi Muhammedi’den ne kadar hisse aldıysa ve Hakk’ı ne ölçüde biliyorsak o ölçüde Hakk’a halife ve vekil olmaktayız. Bu sırra ulaşan arifler “besmele” sırrında “fena” ve “BEKA”ya “VAHDET-i VÜCUD” sırrıyla ulaşmışlardır. Hz. Resul (sav) den gelen yansımayla “Attığın zaman sen atmadın Allah attı” (Enfal/17) ayetinin nuruyla, noktanın nurunu birleştirmişler. Ve o arifibillahlardan çıkan her besmele Hakkın söylediği olmuş olur. Böyle bir besmele ise kendi bünyesinde ve alemlerde Kur’an’ı faaliyete geçirir. Bu kişiler Allah’ın sevgilisi (Habibullah) sırrına da ulaştığından; “Ben kulumu sevince onun gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili, tutan eli, yürüyen ayağı… olurum. Benimle görür, Benimle işitir, Benimle söyler, benimle tutar, benimle yürür…” sırrına ulaşmış olur. Bu kişilerin her fiili “fiili besmele” olur. “Yaşayan Kur’an” olurlar. Diğerleri ise kendi nefis mertebelerinden Hakk’ı temsil ederler. Bunun sırrıda gene besmelede “sin ve mim” harflerinde gizlidir. Nefsi Muhammedi’yi ne kadar temsil edip Zati Nefsi ne kadar tanırlarsa o mertebeden “fiili besmele”, o mertebeden “yaşayan Kur’an” olurlar. Allah ile (BİLLAHİ), birliktelikleri o nefs mertebesinden irfanları ölçüsünde olur. Arifibillahların yukarıdaki sırrını Elmalı Hamdi Yazır tefsirde şöyle anlatıyor: “Bu da VAHDET-İ VÜCUD mülahazasına dönük FENAFİLLAH halidir ki ancak risalet, vilayet, hakimiyet, tasarruf gibi makamatı mahsusada cari olur”. Arifibillah fenafillah içinde iken “Bismillahirrahmanirrahim” dediğinde, taayyün kisvesinde Hakk’la Hakk olur. Zatıyla, sıfatıyla, esmasıyla O’ndan açığa çıkan Hakk’tır. Bu ise “BEKABİLLAH” sırrıdır. Bu hakikati bildiren kudsi hadiste şöyle buyuruluyor; “Hemen herkes dünyadan susuz çıkar. Ancak “Bismillahirrahmanirrahim” diyenler hariç”
Besmeleyi idrak eden yukarıda belirtilen arifibillahlar Yüce Hakkın ismi ile kaim olmuştur. Böyle bir hale eren sonunda Hakk’ın bir halifesi olmuş olur. Hem de bütün isim ve sıfatlarda… hatta halikiyet, Razıkiyet ve Kadiriyet sıfatlarındada. Meğerki bütün esma ve sıfatlarla tahakkuk etmiş ola. Ama hem celal hem cemal sıfatları ile. İşte hal ”Attığın zaman sen atmadın Allah attı” (Enfal/17) ayetinin nurunun o kişide açığa çıkmasıdır. “Nokta” ve “B sırrı” ile isim ve sıfatlarla zuhura çıkmasıdır. Bu sırra ise ancak “irfan yolu” olan seyri süluk ile ulaşılabilir.