Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

T.İ. 109. İslamın Temeli=İnsan-İman-Tevhid


İSLAMIN TEMELİ=İNSAN-İMAN-TEVHİD


Hakikat-i insaniye-Nefsi natika hakkati nedeniyle “insan” islamın merkezindedir. Zira DİN İNSAN içindir. Hakk’ın kendisine emanet-armağan ettiği nefsi ve nefsindeki isim ve sıfat ve zat tecellilerini nasıl-ne zaman-nerede-niçin- ne ölçüde kullanacağını insanA öğretmek için ilahi hukuk olan şeriat-ı Muhammedi’yi insana sunmuştur. Şeriat-ı Muhammedi özü itibariyle Kuran ve hadistir. Kuran “Cem-i esma ve sıfatı cami Zat” olup tüm isimlerin ve sıfatların “gerçek hüviyetleri“ ile nasıl kullanacağını ifade eder. “O”hevasından konuşmaz. Konuştuğun vahy iledir” (Necm/3-4) ayeti ile Sahih hadislerde aynı şekilde her bir ilahi ismin nasıl yaşanacağanı sunan ölçülerdir. Özü İTİBARİYLE ŞERİAT-I MUHAMMEDİ İNSANI HALİFE KILAN HAKKIN İNSANA isimleri ve sıfatları nasıl kullanacağını gösteren yoldur. İNSAN olmadan din olamaz. İman ve tevhid olmadan da din olmaz. İslamın merkezine cihadı koyanlar İŞİD ve Taliban rejimlerini merkeze sadece ibadeti koyanlar taassubu topluma aşılarlar. İNSAN-İMAN-TEVHİD eksenli din anlayışı İslam’ın merkezine alındığında “hür kamil insan” lar yetiştirilir. İslamın hedefi de budur. Peki nasıl bir iman anlayışı insan verilmelidir ki o Hakk’ın halifesi olabilsin Efendimiz “İman nerede olursan ol Allah’ın seninle olduğunu bilmendir” buyurarak bize bu sırrı açmıştır. Ayetlerde de “Nerede olursanız O ilahi hüviyetiyle sizinle beraberdir.”(HADİS/4) ve “Şah damarından yakınım” (Kaf/16)  ve “Ben sizinle beraberim. İşitenim ve görenim” (Taha/46) ve “iki kişinin üçüncüsü, üç kişinin dördüncüsü O ‘dur” (Mucadele/7) buyurarak HAKİKİ İMAN’ın tarifi yapmıştır. Her an, her yerde, her şeyi gören-bilen-  hem seninle ve hem herkes-herşeyle beraber olan Allah anlayışı olmadan yaşanılan iman anlayışı eksiktir ve tamamlanması gerekir. İman kuralları sayılırken “Amentü BİLLAHİ…” denmektedir. Bunu Allah’a iman diye çevirmek eksik bir anlayıştır. BİLLAHİ (ALLAH ile) sırrıyla iman işte yukarıda ayet ve hadislerle anlatılan İMAN anlayışıdır. Ayette “iman ettik deyip imtihan edilmeden cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz“ buyurarak “imtihan sırrı“ na değinilmektedir.

İmtihan sırrı ise “tevhid” idrakidir. “Kelime-i tevhid” ve “Kelime-i şehadette“ ifade edilen tevhid hakikatine uluhiyet ve insan-ı kamil anlayışı oluşturulmadan ulaşılamaz. Uluhiyet Hakk’ın zıtlar da dahil tüm isim ve sıfatlarıyla alemde tecelli etmesidir. Uluhiyet anlatan ZAT İSMİ ALLAH ifadesidir. ALLAH İSMİ CAMİSİ, CEMİ ESMA VE SIFATI CAMİ ZAT’tır.

Kuran ve Allah ismine bu mana verilmeden alemler ve İNSAN anlaşılamaz. İNSAN-I KAMİL alemlerde ALLAH isminin mazharıdır. Asaleten Efendimiz vekaleten varisleri bu hakikati taşır. Varisleri ise “sırrı-ı hilafeti” taşır. Sırdan Nuru Muhammed’yi alemlere aktararak o çağın “ görünmeyen zahir rahmet”leridir.

Rahmetenli alemin sırrı onlardan zuhur eder. Uluhiyet Allah ismiyle yani ZATIN alemlerde ve insanlarda isim ve sıfatları ile zuhurudur. Tüm zıtlarla beraber Celal-Cemal, Kahır-Lütuf-Muizz-Muzıll-Hadi-Mudill gibi uluhiyetin temsili “la ilahe illallah“ ifadesi olup, uluhiyet anlaşılmadan tevhide ulaşmak mümkün değildir. “La ilahe illallah” sırrı zuhura çıkar. ”Muhammeden Resullullah“ anlayışını hakiki manada oluşturmak için ise “İNSAN” olmak gereklidir. Sadece sureten değil sireten(batın) de İNSAN olmak gerekir. Zira Muhammed kelimesi İNSAN-I KAMİLİ temsil eder.

Nefs-i Muhammed olup kökeni HAMD’dır. HAMD ise nefsindeki kemali zuhura çıkarmaktır. O Kemal ise bütün isim ve sıfatları Mudill karışmaksızın HADİ-ADL ismiyle gerçek hüviyetiyle zuhura çalışmaktan ibarettir. “La ilahe illallah“ ta Mudill dahil tüm zıt isim ve sıfatlar uluhiyet ile zuhurdayken, “Muhammedi” zuhurda HADİ-ADL ismi zuhurdadır. “Resul” Kuran-ı irsal etmiştir. KURAN daha öncede belirtildiği üzere “CEMİ ESMA VE SIFATI CAMİ ZAT’tır.”Resul” kelimesinde bu bölümde yani Muhammeden Resullullah’ta HADİ-ADL olarak zuhurdadır. “ADALET mülkün temelidir” sözünde HADİ-ADL bir aradadır. Zira bu ikili isimlerin “GERÇEK HÜVİYETİYLE ZUHURU “ için olmazsa olmazdır. “ALLAH” lafzı da değinildiği gibi “cemi esma ve sıfatı cami zat” ismidir. Rahmet zuhurda, Gadap Batındadır.

İNSANI alemde halife kılan HAK, isim ve sıfatlarını kullanma yetkisini insana vermiştir. Yukarıda belirtildiği üzere nefs-i emmare ve levvame mertebesinde sureten insan iken, sireten hayvan ve şeytan hakimdir. Bu nedenle uluhiyet eğitimi-tevhid eğitimi ve nefs tezkiyesi İNSAN olabilmek (zahir ve batın bütünlüğünde) için olmazsa olmazdır. AMAÇ budur. İbadetler bu amaca ulaşmak için araçlardır. Kişi uluhiyet-tevhid eğitimi almaz ve bireysel ve toplumsal nefs tezkiyesi gerçekleşmez ise toplumda emmare nefis hakim olur ki “MUDİLL” vasıflı yaşamdır. Kuran bu hakikati “HEVASINI ilah edineni gördün mü“ ayetiyle belirterek bizi şirkten korumayı amaçlanmaktadır.

Şirk en büyük zulümdür. (Lokman/13) buyurarak ve “Ben sizin ala Rabbinizim” diyen Firavun’u Kuranda bu yaşamın örneği olarak bize sunarak yaşamın örneği olarak bize sunarak bizleri tevhide ve BİLLAHİ sırrıyla imana davet etmektedir. Zira BENLİK ŞİRKİ en büyük günahtır. Efendimiz “Varlığından daha büyük bir günah olamaz” ve “Nefsine arif olan Rabbine arif olur” buyurarak bizleri KENDİ HAKİKATİMİZE, BİLLAHİ SIRRIYLA İMANA ve TEVHİDE davet etmektedir. İşte bireysel ve toplumsal nefs tezkiyesi şirkten arınmak olup her an gören-bilen (BİLLAHİ) ALLAH anlayışı ile HADİ (hidayet) ve ADL (adalet) üzere yaşamaktır. Bu kişinin ve toplumun huzuru için şarttır. Cumhuriyet ve Demokrasinin temelinde yukarıda bahsettiğimiz hakikatler gerçekleştiğinde “İSLAMİ DEMOKRASİ” gerçekleşir. Diğer makalelerde konunun ayrıntılarına girilmiştir. “İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN” ve “ FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR İNSAN Cumhuriyet ve demokrasinin temelidir.



önceki sayfa               sonraki sayfa

içindekiler
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi23
Bugün Toplam366
Toplam Ziyaret888158
Hava Durumu
Saat
Takvim