TA Kİ BİLELİM (MUHAMMED/31) AYETİ VE İMTİHAN SIRRI
Allah, kişinin ayan-ı sabitesindeki malum bilgiyi ve elestte Rabbına verdiği sözü şehadet aleminde müşahede etmek istemektedir. Ayan-ı sabitelerine yerleştirdiği Kuran sırrının hangi bölümlerinin zuhura çıkacağını ve elestte işittik sözünü (Nur/51) yeryüzünde halife olarak “itaat ettik” (Nur/51) sözünün gerçekleşmesini imtihan sırrı yapmıştır. “Biz sizi elbette imtihan ederiz ta ki sizden mücahid olanları bilelim” (Muhammed/31). Bu imtihan sırrı insanın zuhurundan sonradır. İmtihan yeride şehadet alemidir. Bilinmesi istenen vasıfın (mücahede, sabır, ihlas vb) kişide bulunup bulunmadığı ancak imtihan ile anlaşılabilir. İmtihanın sırrı ise Uluhiyet ve Rububiyet vasfıdır. Kişi şehadet aleminde kesrettedir ve vehmi bir benlik yeni enaniyet iddiasındadır. Hakk’ın temel hedefi ise kişiye bu benlikten vazgeçecek şekilde tecelli ederek, o kişiye “La ilahe illallah” dedirtebilmektir. İmtihan sırrı kelime-i tevhidde yatar. Müslüman olabilmenin ilk şartı da budur. Müşahedeli olarak kelime-i şehadeti yaşayarak öğrenmesidir. Efendimiz “Vücudun kadar büyük günah olmaz” buyurarak, benlik şirkinden ve bundan doğan ve tali olarak çıkan diğer şirklerin önüne geçecek şekilde enaniyetten vazgeçilmesi gerektiğini bildirmiştir. Celali-Cemali, Kahrı-Lütfi tecelliler ile kişinin nefsinde tecelli ederek, kişiyi ilgili konuda sınar. Ta ki kişinin nefsinde ilgili vasıf (mücahede, ihlas, sabır, tevekkül, tevbe vb.) hakim olup kişi yaşamında o vasfı ile hal ve makam olarak yaşayıncaya kadar. Bunun için de Rububiyetin ve Uluhiyetin tasdiki şarttır. Bunun yolu da “Nefsini bilen Rabbini bilir” hadisinin eğitiminden gerçmekle olur. Ta ki, nefs tezkiye olup Hakk’la baki olana kadar bu sürer. Kişi benlik iddiasında bulunduğu sürece ise imtihan devam eder. Ta ki fena gerçekleşinceye kadar.
Resulullah (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Allahü Teala bir kulu severse, onu çeşitli denemelere tabi tutar.” Yani iptilaya uğratır. Kul o iptilalara sabrettiği taktirde ona üstünlük vererek sever. Şayet şükür yoluna girerse, bu sefer onu zatına seçer.Bu Hadisi Şerifte anlatılması istenen mana şudur: Allahü Teala bir kulu severse fena hali denemelerine sokar. Bundan sonra, fenadan da fena haline geçirir. Daha sonra fena halini de kaldırır beka makamına vardırır. İş bu manaya şu Ayeti Kerime ile işaret edilmektedir: “Allahü Teala, müminlerin mallarını ve canlarını satın aldı... Ki onlara cennet vardır.” (Tevbe Suresi/111)
İmtihan sırrı ile Fena denemelerinden geçen kula Hakk Zatıyla tecelli eder. Hakk ile baki olan sevilen ve seçilen kula ise Hakk’ın hitabı şöyledir: “Ben kulumu sevince onun gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili, yürüyen ayağı, tutan eli olurum. Benimle görür, Benimle işitir, Benimle söyle, Benimle yürür, Benimle tutar. Kuluma dileğini veririm.”