Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

T.İ. 48. Emr-i İradi ve Emr-i Teklifi



EMR-İ İRADİ VE EMR-İ TEKLİFİ



Hakk alemlerde tek vücud hüviyetiyle zuhurdadır. Batın ve Evvel yüzü Hakk’ı batın, zahir ve ahir yüzü O’nu zahir kılar. Hakk’ın bu zahir yüzüne “Halk” adı verilir. Hepsi tek hüviyetin farklı itibarları ve vechleridir. Bunu anlatan ayette “Hüvel evveli vel  ahiri vez zahiri vel batın (Hadid/3) (O ilahi hüviyetiyle evveldir, ahirdir, zahirdir, batındır) buyurulur. Halk dediğimiz alemdeki tüm mevcudlar Hakk’ın taayyünü ve suretleri olup “ZAHİR” isminin temsili ve tafsilidir. Emr-i İradi Hakk’ın batın ve evvel haline yönelik, emr-i teklifi ise Hakk’ın zahir ve ahir olan taayyünlenmiş suretlere yönelik hükümlerini içerir. Emr-i iradi Hakk’ın batından zahire olan ilahi kanunları ve hükmüdür. Emr-i teklifi ise, Hakk’ın zuhurdan batına gönderdiği hükümler ve ilahi kanunlardır. Hakk’ın emr-i iradisi aynı zamanda O’nun külli ilmidir. Zahir ve batın bütün ilimleri kapsar. İlmi Zat hem emr-i iradiyi hem emr-i teklifiyi bünyesinde cem eder. Zamana ve mekana bağlı olmayan bu ilmi “AN” içinde olup, Kuran’da “Külli şeyin alim” (Hadid/3) olarak belirtilmiştir. İlahi kanunlar ve hükümlerde bu nedenle zahiri (maddi) ve batıni (manevi) olup hepsinin kaynağı ilm-i Zat’tır. Zahir batına bilgiyi her an sunarken, Batında zahire her an bu bilgiye göre hüküm verir. Bu nedenle emr-i iradi ve emr-i teklifi her an aktif ve dinamik bir olaydır. Zahir malum bilgiyi Zat-ı Hakk’a sunarken, Batından gelen emirlerle zahire bu ilmi zuhura çıkarır. Bu nedenle, “ilim maluma tabidir” buyurulmuştur. Konunun anlaşılması için o makalenin de okunması gerekir. Maddi (zahir) ve manevi (batın) genetik şifrelerimizde bulunan ilmi bilgiler emr-i iradi kapsamında olup, bedenimiz zahir olarak emr-i teklifinin uygulama alanıdır. Kuran ve Şeriat ile emr-i iradi ile bize emredilenler teklif olarak bedenimizde zuhura çıkarmak için programlanmışız. Hem zahirimiz hem batınımızın ana şifreleri ilahi isim ve sıfatlardır. Bunların zuhuru ise fiilerimizdir. Fiilerimiz ise emr-i teklifye tabidir. Emr-i iradi Hakk olup mutlak HAYIR olarak tecelli eder.EMR-İ İRADİ SÜNNETULLAHTIR.TATBİKİ EMR-İ TEKLİFİDİR. Tecellinin hayrını bozan bizim zahiri taayyün ve suretlerde emr-i teklifiye uymamamızdır. Kudsi hadiste: “Bütün kullarımı hanifler (tevhid üzere) olarak yarattım. Sonra şeytan onları hilelerle kandırarak Bana ortak koşmalarını emretti” buyurulur.

Emr-i teklifiyi bozan ise temel iki faktör vardır. Birincisi ve kaynak olan enaniyettir. Kİşideki “beşeri benlik” anlayışı ve benliğe ilişen heva ve hevesler zahirini (emr-i teklifi) batına (emr-i iradi) uyumunu aksatır. İşte bu nedenle irfan ve tevhid eğitimi ile nefs tezkiyesi emredilmiş olup kişinin “Hevasını ilan edinmesi”nin önüne geçilmesi murat edilmiştir. Hakk’ın mutlak hayr olarak programlanan batının aynen hayır olarak zuhuru amaçlanmıştır. İnsanın melekten farkı da buradadır. Emr-i teklifiye riayet ederek Hakk suretinde zuhura çıkarak İNSAN vasfını kazanır. Emr-i teklifiye uymazsa tecellinin vasfını bozarak MUDİLL etkisinde ŞEYTAN vasfını kazanır. İşte benlikte tecelli eden ikinci faktör MUDİLL ismidir. Mudill etkisi, nefisteki malum bilgi ile emr-i teklifiye uymama ile programlandığından emr-i teklifiye uymayan emr-i iradiden gelen Mudil etkisi ile hayrı bozar. Hayrı bozan nefsteki malum bilgidir. İlim maluma tabidir. Allah’ın kudreti, iradesine, iradesi ilmine, ilmi ise maluma tabiidir. Malum bilgi ise nefsteki bilgilerdir.

Benlik ve Mudill etkisindeki bir nefsin terbiye edebilmenin yolu ise “CELAL” tecellisidir. Alemdeki celali tecellinin nedeni budur. Ahirette bu nedenle ayrılmış ve Cennet Cemal yeri olmuştur. Zira cennette benliğin ve şeytanın yeri yoktur. Cehennem ise Celal yurdudur. Benlik şirkine düşenler ve Mudill etkisini talep edenler için terbiye ve arınma yeridir.

Emr-i iradi ve emr-i teklifi her an birbiriyle iletişim içinde olan bilgi ağıdır denebilir.kuantum fiziği ve holostik düşüncenin kaynağı budur.her mevcudun tek nefs hakikatinden ve nurdan oluşu bu ağ sırrını açıklayan irfandır. Bu nedenle her ikisi de kaza ve kader programında rol alır. Dinamik ve aktif sistem her insanın nefsinde farklı farklı olduğundan Kaza ve Kader programının kamil manada anlaşılması zordur. Bunu kamil manada anlayabilenler ise Hakk’ın birdirmesiyle bilebilirler. Kısaca emr-i iradi ve emr-i teklifi uyum içinde ilahi kanunlar çerçevesinde çalışırsa zuhur eden HAYIR’dır. Bu uyum bozulursa tecelli eden ŞERR olarak adlandırılmaktadır. Her surette zahirde de batında da zuhur eden Hakk’tır. Değişen ve farklılaşan ise O’nun isim ve sıfatlarıdır. Bununla amaçlanan Celal ve Cemaliyle KEMAL manada zuhurudur.

Emr-i teklifiye uyan ve uymayan nefs kendindeki malum bilgiyi zahirden batına (emr-i iradiye) kendi nefs mertebesinin kabiliyeti ve istidadı üzere kendindeki “malum” bilgiyi HAKK’ın ZATI’na o “an” sunmuş olur. Bu bilgi zahirden Batına fiillden (esma-sıfatlar ile) ZAT-I HAKK’a sunulmuş olur. HAKK zaten AN’dadır. O AN’DA kün (ol) emrini verir. Emr-i iradesi o “an” devreye girer. Emr-i iradi batından zahire ulaşır. Zahir bu emre uyar. Batından zahire ulaştırılan bu tecelli her an yenilenir. Bu nedenle alem ve insan her AN bir şe’n ve tecellidedir. “O (ilahi hüviyet) her an bir tecellidedir. (Rahman/29)”. Tecelliler her an yenilendiğinden alemde ve insanda tekrar yoktur. Batın ve zahir uyumu İNSAN-I KAMİL zuhurudur. ÖZÜ SÖZÜ BİR OLMAK BUDUR. Emr-i iradi ve emr-i teklifi uyumudur bu. Tersi ise Mudill ve benliğin devreye girmesidir. Zahir ve batın bütünlüğü bozulduğundan “NOKSAN İNSAN” zuhuru söz konusudur. Bu hakikat ise Kuran’da nefs mertebeleri ile temsil ve tafsil edilmiştir. Hakk’ın batından olan emrine zahiren tam uyanlar nefsi safiyeyi, uymayanlar ise emmareyi temsil ederler. Diğer mertebeleri de kıyaslayabilirsiniz. Nefs tezkiyesi bu nedenle şarttır.

Manevi genetik şifre olan ayan-ı sabiten “Cem-i Esma ve Sıfatı Cami Zat” olan KURAN olarak tertip edilmiştir. Emr-i iradi ve emr-i teklifi KURAN olup, O’nun zahiri ve batını hükümleri insan içindir. “İnsan ve Kuran bir batında doğan ikiz kardeştir” hadisi bir yönüyle bu sırrı belirtir. Sen emr-i teklifiye zahirde ne kadar uyarsan, salih, mümin vs. olursun. Eğer uymaz şeytani, kafir, münafık vasıfları ile zuhura çıkarsan, bahsedilen olursun. KURAN tümünü açmış ve her vasfın özelliklerini O’nda belirtmiştir. Sen Kuran’dan hangisini hangi vasfı ve ahlakı temsil ve tafsil ediyorsan O’sun. Salih, mümin, münafık, insan, şeytan, kafir vb. Bu bilgiyi de nefsinden Hakk’a veriyorsun. Hakk Teala malumu (nefsindeki bilgi) ancak, o malumun kendi nefsinden Hakk’a ita ettiği şeylerle bilir ve değerlendirip ona göre hükmünü verir.. Manevi genetik şifren olan ayan-ı sabitenden (batın); zuhura çıkarttığın Kuran’ın bahsettiği vasfı zuhura çıkarmış olursun. İşte bu nedenle “Kaza ve Kader” tüm bunlara arif olan kişiye bildirilir. Sen O’nun Kuran’da tasvir ettiği vasıflardan hangisini temsil ve tafsil ediyorsan O’sun. Nefsine bak, kendi vasfını gör. Eğer tezkiyeye muhtaç isen, hemen Resulüne ve Kuran’ın emr-i teklifine uy ki, akibetin berbat olmasın.

Kelime-i Tevhidin “La ilahe illallah” bölümü emr-i iradiyi; “Muhammeden Resulullah” kısmı emr-i teklifiyi temsil eder. Bunu anlayan kader sırrını da, Allah’ın muradını da anlamış olur.





önceki sayfa               sonraki sayfa

içindekiler
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi16
Bugün Toplam386
Toplam Ziyaret888178
Hava Durumu
Saat
Takvim