İLAHİ İSİMLERİN RIZASI VE ALLAH’IN RIZASI
İlahi isimlerin her biri Hakk’ın bir vechesi, bir yüzüdür. Zat-ı Hakk’ın özelliklerini temsil ve tafsil ederler. Her bir isim zuhura çıkabilmek için Hakk’ın Zat’ından istihkaklarını ayrı ayrı talep ederler. Hakk tüm vasıflarıyla zuhurda olmak ve kemal ile cemal-celali temsil için her bir isme haklarını verir. Birine dahi hakkını ve istihkakını vermediğinde kemaliyle zuhur etmiş olmaz. Örneğin, Afv, Tevvab, Gafur isminin zuhuru için günah işlemesi gerekir. Bu suretle Mudill ismi devreye girer. İsimlerde birbirlerine ve Zata bu nedenle muhtaçtır. Her bir isim ,isim olarak zuhurunda ilgili isimden razıdır. Zuhur mahalli ise her isimden marzidir. Her bir ismi zuhura çıkarırken, temsili ve tafsilden zuhura mahalli razı olmasa zuhura çıkamazdı. İsmin razı ve şahsın o isimden razı olması bulunan hal üzeredir. Alemdeki her fiilin temelinde isimler yatar. Her fiilden diğer fiile geçişte diğer bir ismin hali başlar. Kısaca ismin ve zuhur mahallinin rızası “HAL” itibariyledir. Her bir isim Hakk’ın bir yüzüdür. “Allah” ismi camisi ise tüm ilahi isim ve sıfatları cem eden ZAT ismidir.
Her bir isimden, ismin ve zuhur mahallinin razı olması, Allah’ın razı olması değildir bu nedenle. Bir günah işleyen Mudill isminin kontrolü altındadır. Bulunduğu hali güncel görerek o ismin zuhuruna vesile olur. İsim zuhura çıktığı için razıdır. Mahal ise bulunduğu hal üzere razıdır. Razı olmaz ise yapmazdı zira. Ancak Mudill hali ve isminin etkisi kalkıp, Hadi ismi zuhur talep ettiğinde kişi günahdan tevbe eder, ve Hadi’nin hakkını verir ve Hadi ismi o mahalden razı olur. Allah ismi ise hepsine camidir. Allah, Uluhiyeti ve şeriatı göz önüne aldığından Mudill’den razı değil, Hadi’den razıdır. Bu nedenle ayette “Allah’a firar edin” buyurulmuştur. Allah’ın rızası tüm isimlerin “ilahi Hukuka” riayetinde gizlidir. Bu nedenle nefs tezkiyesi ve nefs muhasebesi emredilmiştir. Mudill etkisi ve halinden kurtulmak isteyen bu iki yol başvurarak o ismin etkisinden kurtulabilir.her bir ismi nefsinde yaşayarak Rububiyeti zevk eden birey bu yolla Uluhiyet-i Zata yani ALLAH ismine davet edilir. Nefs muhasebesi yoluyla nefsinde Mudili bulan Zat’a yönelecek ve Allah isminin içinde bulunan Afv, Tevvab gibi isimlere yönelerek nefsini Mudill etkisinden kurtararak nefsini tezkiye edecektir. Nefsinde Hadi ismini bulan ise Allah ismini dahilinde olan “Hamid” ismine yönelerek Allah’a Hamd edecektir. Zira ayette şöyle buyrulmaktadır: “Bütün iylikler Allah’tan, kötülükler nefsinizdendir.” bu nedenle kişi “Seriul hisab” ismine yönelerek, nefs muhasebesi yaparak Allah’a yönelecektir. “Hesaba çekilmeden önce nefsinizi hesaba çekin” emrine uyarak Allah ismine yüzünü çevirecektir. Bir halden bir hale geçerken değişen hallerinin ve isimlerin etkisinden arınarak Allah ismi camisine yönelecektir. Böylece her ismin hakkını yerli yerince vererek Hakk’ın rızasını kazanacaktır. Böylece: “99 esmayı ihsa eden cennete girer.” hadisini bizzat yaşayarak cenneti hak eden kul olabilir. Allah ise her an bir şe’n içindedir. Değişen isim tecellilerini hayatında yönetebilmek ancak bu şekilde mümkün olabilecektir. Hakk’ın Zat’ı tüm isimlerin cami olup bunu ALLAH ismi camisinin rızasına bağlamıştır. Rububiyet sırrıyla ilahi isimleri nefsinde bulan kişi Uluhiyete yol alabilir. Bu ise ancak irfan yolu ile mümkündür.