HADİ İSMİ VE YAŞANTISI
İstediğini hidayete erdiren. Cenab-ı Hak buyuruyor: "Hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter." (Furkan/31), "Allah kimi doğru yola koymak isterse onun kalbini İslamiyet'e açar" (Enam/125), "O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir." (Nahl/93), "Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir." (İbrahim/4), "Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir." (Kasas/56).
Allah her kime hidayet diler, doğruca kendine erdirmek isterse İslâm için gönlünü açar. Hakkı kabul ve hak teklifleri yerine getirmekten canı sıkılmaz, zahmet ve ıstırap duymaz, tersine neşe ve sevinç duyar. Allah kimi de yolundan şaşırtmak ve saptırmak dilerse, göğsünü daraltır, sıkar, son derece tıkar bunaltır. Göğe tırmanmak kendisine nasıl yapılması mümkün olmayan bir yük ve zahmet ise, iman ve İslâm, hakkı kabul ve itaat etmek de ona o derece güç gelir. İslâm ve doğruluk deyince canı sıkılır, daralır, bunalır. "Of" der, dayanır, tıkanır, yan büker, yoldan çıkar, içinden çıkılmaz bataklara batar gider. O artık genişlemeyi, doğrulukta ve selamette değil, eğrilikte ve felakette arar. İşte Allah, iman etmeyenlerin üzerine pisliği, o son derece nefret ve tiksinmekle karşılanması lazım gelen küfür, azab ve ıstırabını böyle göğsün daralması ve kalb tıkanmasıyla yükler ve tahsis eder. Böyle yardımsız bırakmakladır ki, Allah onları küfür pisliğinin, küfür azabının istilası altında bırakır.
Allah'ın kendisini tanıma yollarını kullarına gösterip tanıtması, yaratıklarına hayatlarını devam ettirme yollarını öğretmesi ve onları buna yöneltmesi anlamına gelir. O, bu yönüyle insanlara kurtuluş yolunu; dünya ve ahiret mutluluğu yollarını gösterir. Allah, hayvanlara içgüdü vermiştir. Onlar içgüdüleriyle kendilerine yararlı olanı bulurlar. İnsanlara ise, akıl verilmiştir. İnsanlar, akıllarını kullanarak bilinçli seçim yapma imkanına sahiptirler ve bu sebeple de yükümlü tutulmuşlardır.Bununla birlikte yüce Allah, akıllarının yanısıra onlara peygamberler de göndermiştir.
Hidayet iki türlüdür, Birincisi yol göstermek, davet etmek ve uyarmak anlamındadır. Bu anlamda hidayet, peygamberlerin temel görevlerinden biridir. İkinci anlamı ise, desteklemek, korumak ve başarılı kılmaktır. Bu tür hidayet yalnız Allah'a mahsustur. Hiçbir varlığın bu hidayet türünde bir etkisi yoktur.
Bu ismi bilmenin faydaları: Her müslüman, daima Allah'tan kendisine hidayet etmesini ve İslam üzere öldürmesini talep etmeli ve bunun için dua etmelidir. Zira Allah'ın, kul ile kalbi arasına girdiğini unutmamalıdır.
Müslüman, peygamberlerin, alimlerin ve Allah dostlarının insanları hidayete çağırdıklarını, onlara doğru yolu gösterdiklerini, onların birer hidayet rehberi olduklarını bilmelidir.
El-Hadi, varlıkları perçemlerinden yakalayıp mutluluklarının mahale götüren ve onlardan her birini dosdoğru yol üzere sevk edendir. Böylece Allah varlıkları kendisi için yaratıldıkları yetkinliklerinin ulaşacağı son noktaya erdirir. Allah bu konuda şöyle buyurmuştur: “Ben insanları ve cinleri yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım” (Zariyat/56); “Herşey O’nun hamdini tesbih eder” (İsra/44). Allah onların kulluklarıyla onlar lehine şahitlikte bulunur. Çünkü tesbih ibadettir ve varlıklar ibadet ederler. Ne için yaratılmışlarsa onunla kaimdirler. Nitekim Hz. Peygamber “Herşey ne için yaratılmışsa ona nail olmuştur” buyurmuştur. Bu yüzden Allah Teala “Hiçbir canlı yoktur ki, O onu perçeminden yakalamış olmasın. Şüphesiz Rabbim sıratım müstakim üzeredir” (Hud/56) buyurmuştur. Zira Allah’ın her şeyi perçeminden tutarak sevk ettiği bu yol, bu şeyin bu yol ile Allah’a dönmesinden dolayı onun saadetinin yoludur. Allah da o şeyi bu yola salik olması için yaratmıştır. Bu yüzden o yol o şey için dosdoğru yol iken, o şeyden başka şeyler için çatallı bir yoldur. İşte bu sırf hidayettir. Nitekim Allah Teala “Biz insanı iki sarplığa sevk ettik” (Beled/10) buyurmuştur. Bu sarplık iki yoldur. Bunlardan biri saadet diğeri ise bedbahlık olarak adlandırılır. Bu iki yolda Rabbine döner. Allah’a döner. Çünkü Allah bütün saliklerin müntehasıdır. Allah Teala bu konuda “Şüphesizki dönüş Rabbinedir” (Necm/42) buyurmuştur.
Bu isim fiillerin isimlerindendir. Bu ismin sıfatı hidayettir. Hidayet, alemin kendisi için yaratıldığı yola süluk etmekle Allah’a dönüşüdür. Hidayet ikiye ayrılır, iki kısımdır:
1. Mutlak Hidayet: Alemin hangi yolda olursa olsun zorunlu olarak Allah’a dönmesidir.
2. Mukayyed Hidayet: İki kısıma ayrılır.
a. Avamın Hidayeti: Bu, dönemin peygamberinin meşru kıldığı yol üzere Allah Teala’ya süluk etmeyle peygambere itaat etmektir.
b.Seçkinlerin hidayeti: Bu dönemin, peygamberinin batınıyla üzerinde bulunduğu yol üzere kulun Allah’a süluk etmesidir.
“Gerçekten hidayet Allah’ın hidayetidir” (Bakara/120), “Allah dilediği kimseyi dine seçer ve kim yönelirse onuda ona iletir” (Şura/13) buyurarak Allah’ın şeriatına tabi olan avama hidayet vermiş. Hallerine tabi olan seçkinleri ise seçmiş ve hidayetine erdirmiştir. “Onlarki Allah kendilerine hidayet vermiştir ve onlar akıl sahipleridir” (Zümer/18)
“Allah, onların hepsini bir araya topladığı gün, "Ey cinler (şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok uğraştınız" der. Onların, insanlardan olan dostları ise: "Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık" derler. Allah da buyurur ki: Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedî kalacağınız yer ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, bilendir.” (Enam/128)
Allah rızasını düşünerek yaptığın harcamalara, hatta yemek yerken eşinin ağzına verdiğin lokmalara varıncaya kadar hepsinin mükafatını alacaksın. (H.Ş.)
Allah rızası için bir kardeşinin ziyaretine giden kimseye bir melek ardından “Kendin de güzel, ziyaretin de güzeldir” der. (H.Ş.)