VALİ İSMİ VE YAŞANTISI
Bütün varlıkları idare eden. Vali adının muhtevasında, alemdeki oluşumla ilgili bütün isimlerin kullanımı bulunmaktadır.
Vali varlıkların bütün işlerini kendi üzerine alan demektir. Yüce Kelâm'daki "O, her an yeni bir tecellidedir" (Rahman/29) ayeti buna delalet etmektedir. O'nun idaresi bir plan dahilindedir. Kimseye zulmetmez, kimseyi incitmez ve ağlatmaz. O'nun idare etmesi kendi kudretiyledir. Valiliği mutlaktır, şarta bağlı değildir.
Mahlukatın işlerini yola koyan ve gereği gibi idare eden ancak O'dur. Bütün işlerin valisi şüphe yok ki, Allah'tır. O işleri önce tedbir etmiştir, ikinci defa tahkik sahasına çıkarmıştır, üçüncü defa da onları devam ettirmiş ve idaresinde bulunmuştur.
Kullar için Vali, kendi ve başkalarının işlerinde Allah'ın velayetini kabul etmek şeklinde gerçekleşir.
El-Vali o kimsedir ki onun sıfatları kendilerine tesir edilen şeyler zuhur etsinler diye sıfatlarının tesirlerini idare eder. Çünkü Hakk’ın sıfatları tesir ettiklerine sıfatlarının varlığındaki velayetle hakimdir. Bu nedenle bu sıfatlar yükseltir, alçaltır, var eder, yok eder, yakın kılar, uzaklaştırır, izzet verir ve zillete düşürür. İlahi Zattan ancak sıfatlar vasıtasıyla fiil sudur eder. İlahi isimlerin tamamı aslında ilahi sıfatlardır. Bu isim sıfatların isimlerindendir. Bu ismin sıfatı velayettir. Bu ise ilahi sıfatların iktizaları ve mahlukların kabiliyetleri üzere aleme etki etmek ve hakim olmaktır. Aleme hakim olmak ancak mahlukatın kabiliyetlerinin iktizaları üzere gerçekleşir. Çünkü Allah onları bu özellikler kendilerinde olacak biçimde yaratmıştır. Alemdeki tesir ise ancak ilahi sıfatların iktizasıdır. El-Vali hüküm veren demektir. O hüküm verir, hükmünde adil olur ve ikram eder. Böylece ihsanda bulunur dilediğini ihsanıyla öne geçirir, dilediğini adaletiyle geri bırakır. Vali, hüküm veren ve varlığı atanmış kmsedir. Buna göre o, velayet sahibidir. En üstünü velayet-i uzmadır. En düşük mertebesi ise, kulun kendi organlarına ve meleklerine vali olmasıdır. Bu iki derece arasında sınırısız dereceler bulunmaktadır. Buna göre her valinin mülkü, halinin gereğine göre genişler ve daralır. Vali, nefsine ve Rabbine arif olandır. Hakk ve halk mertebelerini ihata edendir. Bu özelliğe ise nefs tezkiyesi ve mutlak tevhid ile ulaşılabilir. Vali, halife olan ve isimlerde tasarruf yetkisi olandır.
İnsanların bir kısmı diğerlerinden üstün kılınmıştırki, birbirlerine hizmet etsinler” (Zuhruf/32) ayeti bu hakikati anlatır. Mutlak ve kuşatıcı velayet, dereceleri yükselten Hakk’a aittir. insan türündeki velayet mertebelerinin en kamili ise, ilahi isimler arasında ahlaklanmak ve vasıflanmakla “vali” olandır. Bu ahlaklanmak ve vasıflanmak, hükümlerini ve eserlerinin varlığını müşahede ederken had ve edepleri korumakla Hakk ehlinin yoluna göre yapılmalıdır. Bu ise nefsi tezkiye, kalbi arındıma ve de işlerini yaparken, neticelerini ortaya çıkartırken ve kemallerini izhar ederken ruhu süslemeyle gerçekleşir.
Valinin işi, hadleri uygularken bir cezalandırma ve ibret olduğu için, görünüşte beka ve kötülük suretinde gözükse bile, her zaman hayırlıdır. Çünkü haddin uygulanmasıda bir temizleme ve arındırma olması yönüyle hayırdır. Bu nedenle Hz. Peygamber, her zaman şöyle söylerdi: “Hayır senin elindedir, kötülük ise sana ulaşamaz”. Her kim nefsini tezkiye etmeye devam ederse, hastalıklardan kurtulur ve iplerini Vali olan Allah’ın elinde olduğunu idrak eder.
Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir. Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır). (Bakara/26)
Cenab-ı Hakk, duada fazla ısrar edenleri sever. (H.Ş.)
Allah’ın verdiği serveti hak yolunda sarfeden ile, Allah’ın verdiği ilim ve hikmetle hükmedip onları halka öğreten kimseler gıptaya şayandır. (H.Ş.)