SAMED İSMİ VE YAŞANTISI
Varlıkların ihtiyaçlarının varacağı ve bitirileceği yer. Cenab-ı Hak buyuruyor: " De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir." (İhlas/1-2).
Samed ismi, Kur’ân’ın göğsüne tek sıra dizilmiş inci taneleri gibi duran İhlas ayetleri içinde bir “dürr-ü yekta”dır, eşsiz bir incidir. İhlas’ı Kur’ân içinde özel yapan sır her ne ise, Samed’i İhlas’a özel kılan sır da o olmalıdır. Çünkü, Kur’ân’da Samed ismi sadece İhlas Sûresinde geçer. İhlas Sûresi, içinde Samed ismi olduğu için “İhlas” olmuş olmalı. Samed ismi de, “İhlas”ın içinde yer aldığı için anlamını bulmuş olmalı.
Tüm evrende gerçek güç sahibi olan yalnızca Allah'tır. İnsanın karşılaştığı her türlü sıkıntıyı, zorluğu, ihtiyacı giderebilecek olan da ancak O'dur. İnsanlar kimi zaman kendilerini yaratanı unutup O'ndan başka veliler edinir; gücü, onuru ve yardımı onların yanında bulmaya çalışırlar. Oysa bu insanlar bir aldanış içindedirler; çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi Allah'tan başka güç sahibi yoktur. O dilemedikçe hiçkimsenin bir başkasına faydası veya zararı dokunamaz. İnsan için her türlü sıkıntıdan kurtulmanın tek yolu 'bütün kuvvet ve onur'un sahibi olan Yaratıcısı'na sığınmaktır. Çünkü O, sıkıntı ve ihtiyaç içinde olup kendisine yönelen samimi kullarına icabet eder ve onların üzerindeki zorlukları, sıkıntıları kaldırır.
Hak Teâlâ katında her şeyin mutlaka hazineleri vardır ve bundan dolayı da O Samed'dir. Lakin o hazineler değişmez bilgilerden ibarettir. Çünkü onlar O'nun katında sabittir. O, onları bilir ve görür ve bütün içindekileri de görür, bildiği ve gördüğü içindir ki onlardan dilediğini vücuda getirir, açığa çıkarır, dilediğini de bırakır. Onlar O'nun hazinelerinde olmakla sonlu ve sınırlı değildir, sonsuzdurlar. Varlıkların hepsi Allah'ın elindedir. Ondan hiçbir şey ait olduğu hazinenin dışına indirilmez, hepsi Allah'ın indinde koruma altındadır. Bütün hazineler ve hazine bekçileri Allah'ın olduğu için gerçekte âlem onun içinden hiçbir şeyin dışarıya çıkmadığı bir tek hazine durumundadır. Çünkü hepsi de Allah'ın elinde ve O'nun katındadır. Bundan dolayıdır ki, her konuda iltica olunacak ve başvurulacak Samed ancak O'dur. Kimi Allah'a tevekkül eder, kimi de sebebe tevekkül eder. Şu kadar var ki, sebepler kendilerine sarılan ve sığınanlara çok kere hainlik eder. Hak Teâlâ ise kendisine sığınıp işlerini ısmarlayanı muhakkak selâmete çıkarır. Bütün hazineler O'nun katında olduğu, senin de o hazinelerden biri olarak yine O'nun mülkü bulunduğunu bilirsen kalbin O'na güvenmiş olacağı için O senin yanında, sen O'nun yanındasın demektir.
Her müslüman, Allah'tan başka Samed olmadığını bilmelidir. O'nun tek ve bir olduğunu bilerek yalnız O'na yönelmelidir. Bütün ihtiyaçlarını O'ndan istemeli, her sıkıntıdan O'na sığınmalıdır.İnsanlardan veya başka varlıklardan herhangi bir aracı olmadan direkt Allah'tan talepte bulunmalıdır. Her türlü anlaşmazlık durumunda Allah'ın dinine başvurmalı ve yalnız O'nun yasalarını hakem kabul etmelidir. Başına gelen bütün olaylarda tek başvuru kaynağı allah'ın dini olmalı, sıfat ve nitelikleri üstün olanın indirdiği Kitab'a ve peygamberin sünnetine daima müracaat etmelidir.
Bütün sıkıntıların halledileceği yer, Cenabb-ı Hak'tır. Maddi ve manevi sıkıntıların önleneceği makam orasıdır. O'nun halledemiyeceği ve huzura kavuşturamıyacağı hiç bir şey yoktur. Onun için Allah Samed'dir. Samed'in manası çok daha geniştir. Kısacası her mahlukun son müracaat ve yalvarış yeri demektir.
O ki, mutlak varlık (vücud) mutlalığında O’na istinad eder, mukayyet varlık kaydında O’na dayanır. Bu isim sıfatların isimlerindendir. Bu ismin sıfatı samediyyettir. Samediyyet, istiğnai tecelliden ibaret olup bu tecellide mevcudatın tamamının varlıkları konusunda Hakk’a muhtaçlıkları zuhur eder. Samed, dayanak ve teveccüh demektir. İhtiyaç ve sıkıntı hallerinde kendisine başvurulur ve yönelinir. Şu halde Hakk’ın Samed olması “Hiçbir şey yoktur ki hazineleri O’nun katındadır” (Hicr/21) ayetinde belirtildiği cihettendir. Hazineler ise sonsuzdur. Külli, ulvi, sufli hazineler, gayb hazineleri, şehadet hazineleri ve vücud mertebesindeki hazineler olmak üzere kısımlara ayrılır. Bütün bunlar Hakk’ın katındadırlar ve bunların anahtarları Hakk’ın elindedir. Hakk, bunları dilediği vakit dilediği kimseler için dilediği şekilde açar.
Allah ayan-ı sabitelere (sübut halinde bulunan hakikatlere) ve vücudi ayan’a “muhtaçlık” özelliği tahsis etmiştir. kendisi ise Samed’dir. Çünkü bu hakikatler kendiliklerinde varlığı kabulü tercih etmeleri nedeniyle bulundukları hazinelerden varlığa çıkmak isterler. Bu nedenle Hakk’a muhtaçdırlar. Samed, hazinede bulunan bir şeyin zuhura çıkışını belirlemektedir. Şehadette bir insan, bir insana muhtaçken hakikatte Allah’a muhtaçtır. Bu nedenle Halık bir insanın ihtiyacını giderirken, diğerini harekete geçirendir. Bunların hepsi Allah katında bulunur ve hepsi O’nun tasarrufundadır. Dolayısıyla Allah, işlerde kendisine başvurulan ve her daim iltica edilen es-Samed’dir. Kulda hakikatte O’na yönelir.
“Beni zikretmekte-anmakta gevşeklik etmeyin” (Tâhâ/42)
Yoksullarınızı arayın, görüp gözetin siz ancak fakirleriniz sayesinde düşmanlara karşı yardım görür ve rızıklanırsınız. (H.Ş.)
Cemaatle kılınan namazın sevabı, yalnız kılınan namazdan yirmibeş derece daha faziletlidir. (H.Ş.)
Bir kimseye annesi şefkat göstererek, yatsı namazını cemaatle kılmaya engel olmaya kalkışırsa o kimse annesine itaat etmesin. (H.Ş.)