MÜMİT İSMİ VE YAŞANTISI
Öldüren, ölümü yaratan. Cenab-ı Hak buyuruyor: "Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır..." (Nisa/78), "Her canlı, ölümü tadar..." (Enbiya/35), "De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır..." ( Cuma/8 ).
Mümit, isim olarak Kur'an'da geçmez, fiil olarak geçer. Mümit, canlı varlıkları öldürendir. Allah ölüm ile sağlıklı ve güçlü olanların gücünü yok eder. O, her şeyi yaşatan ve öldüren, her şeye kadir olandır. Allah, yaşatma sıfatı ile övündüğü gibi, öldürme sıfatı ile de övünür. Bu, hayır ve şerrin, yarar ve zararın yalnız O'ndan geldiğini, mülkünde hiçbir ortağı bulunmadığını, yalnız kendisinin, bâki ve ebedi olduğunu, kendisinin dışındaki bütün varlıkların fani olduğunu bilmemiz içindir. Her müslüman, mutlak olarak yalnız Allah'ın yaşatan ve öldüren olduğunu bilmeli ve inanmalıdır.
Varlıklar, hayatı elde etmeden önce canlı olup olmadıkları konusunda farklı görüşler mevcuttur. Kur'an'da şöyle buyurulmuştur; "Allah'a nasıl küfrediyorsunuz ki, ölü iken sizi diriltti" (Bakara, 28). Bu ayet-i kerimeye göre önceleri hayat yoktu denebilir.
Canlı olduğun halde, delalet ve bidatlarla iştigal edersen, ölü hükmündesindir.
O, kevni mazhar olmaksızın kendi zatına nazar kılmasıyla kevni mazharlardaki taayyününden batın olandır. Çünkü kendisi dışındaki varlıklar devamlı var olamazlar. Bu yüzden her şey aslına dönerki, buda izafi yokluktur. Hakk onları Mutlak Varlıkla zuhur ettirir.
Bu isim fiillerin isimlerindendir. Bu ismin sıfatı imatedir. İmate, mümkün mazharlardan vacip olan ilahi sıfatların gizlenmesinden ibarettir. Bu mümkün mazharlardan yokluk tarafını varlık tarafından ayırmak içindir. Mümkün mazharlar halleri ve sıfatlarından kendilerindeki vaciplik sıfatının batın olmasından dolayı yok olurlar. Böylece O’nun onları öldürmesi ile ölürler. Bu durum ise mümkünlerin Hakk’taki batın oluşundan başka bir şey değildir. El-Mümit, varlıkları dünya yaratılışından berzaha, berzahtan ahiret diyarına intikal ettirmekle öldüren demektir. Bu nedenle ölüm, “ayn”ın dünya mertebesinden başka bir mertebeye intikal etmesidir. Hakikatte ölü, Hakk’ın hayatının müşahedesinin ve feyzinin sırayetinin kendisine eşlik etmediği kimsedir. Bu müşahede olmayınca o, hayatı kendisine nispet eder. Çünkü Hakk, perdeli böyle bir kişi için ölmüştür. Şu halde gaflette ve perdeli olan kişi gerçek anlamda ölüdür. Efendimiz bu hakikati ifade için “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar” buyurarak, gerçek uyanışın “ölmeden önce ölerek” olacağını ifade etmiştir. Böylece onlar Hakk ile dirilmişlerdir. “ilim ile hayy olan ebeden ölmez” buyurarakta ilim ile dirilmeyi bize tavsiye etmiştir. bunun yoluda nefs tezkiyesi ve tevhid eğitimidir.
“Ve onlar bir kötülük yaptıkları, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatılayarak- (zikrederek) hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler…” (Âl-i İmran/135)
Evlerinizde Kur’an-ı Kerim’i çok okuyunuz. Zira içinde Kur’an-ı Kerim okunmayan evin hayrı az, şerri çok olur ve içindekilere de rızık darlığı olur. (H.Ş.)
Doğru olunuz. Çünkü doğruluk iyiliğe götürür., iyilik de cennete götürür. (H.Ş.)