Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

E.H. 53. Hakk İsmi ve Yaşantısı



HAKK İSMİ ve YAŞANTISI

Varlığı değişmeden duran. Ahirette hakkı batıldan ayıran, hak sahiplerine haklarını zalimlerden alıveren. Cenab-ı Hak buyuruyor: "Hak geldi;  bâtıl yok oldu." (İsra/81), "Allah'in hiç şüphesiz hak olduğunu bileceklerdir." (Nur/25), "Allah, hakkın ta kendisidir." (Hac/62), "Hak, Rabbinizdendir."(Kehf/29).

Kur'an-ı Kerim'de kelime ve türevleri olarak 285 ayette geçer. İslam nazarında hakkın kaynağı ilahi iradedir. Hakkın kaynağı Allahü Teâlâ'dır.

Hak, inkarı  mümkün olmayan, ispat edilmesine gerek duyulmayan, varlığı kabul edilendir. Buna göre yüce Allah'ın varlığı kabul edilmesi gereken şeylerin ilkidir. O'nun  varlığı, kabul etme emri henüz insanlara gelmeden kabul edilmiştir. Bu yüzden varlığı inkar edilemez. Bütün varlık alemi, O'nun varlığının apaçık delilidir. Yüce Allah'ın her sözü ve fiili haktır. O'nunla buluşmak haktır. O'na dayanan ve dayandırılan her şey hak ve gerçektir.  O, Hak olmakla gerçeklerin gerçeğidir. O'nu bilmek, bilgilerin en gerçeğidir. O'nu ikrar etmek sözlerin en gerçeğidir.

EL-Hakk, zıt kabul etmeyen zorunluluklardır. Bu isim ancak Zat-ı İlahiyeye aittir. Bu isimdeki vasıflık durumu mecazidir ve onun sıfatı hakkiyettir. Hakkıyyet, Zat-ı İlahiyenin yetkinlik sıfatıyla halka ait sıfatlardan ayrışmasıdır.

Bu isim bazen alemin sıfatlarından ayrılmış sıfatlarla vasıflanmış olan zata verilir. Bu isimle Zat kastedilir. Bazende bu isim alemin bulunduğu hal üzere yaratılmışlık elbisesi içinde zahir olan Zata verilir. Allah Teala’nın “Gökleri ve yeri ve ikisinin arasındaki şeyleri ancak Hakk ile yarattık” (Hicr/85) sözü ile buna işaret eder. Önceki Hakk, Mutlak Hakk’tır ki kendisine halk olma durumu karışmaz.

Bazende Hakk diye yakîne denir ve o kastedilir. Bu Hakk batılın mukabilidir. Çünkü bir konuda yakîn ortaya çıktığında zıddı zail olur. Bu Allah Teala’nın “Deki; Hakk geldi, batıl zail oldu” (İsra/81) sözündeki manadır. Gerçekte batıl, Allah’ın gayrıdır. Allah zahir olduğu vakit kendisinin gayrına ait bir varlık kalmaz. Muhakkikler ise “Batıl mutlak yokluktur. Hakk ise Mutlak Varlıktır” demiştir.

El-Hakk, mevcut demektir. El-Hakk, önünden ve ardından batılın kendisine gelemediği el-Vücud’dur. Çünkü O, yokluktan meydana gelmemiş VÜCUD’dur. Ayrıca kendisinden sonra da yokluk gelemez.

Hakk’ın kalbinden körlük perdesini kaldırıp, suretlerde başkalaşmasının hakikatini ve onlara halden hale girmesini müşahede eden kimse şunu öğrenir ki; Alem her nefeste Hakk’ın şe’nlari ile “başkalaşma” ve “değişme” halindedir. Buna göre, Hakk’ın şe’nleri başkalaştığı ve işleri değiştiği için her şey başkalaşır. “Hakkın dışında delaletten başka ne vardır ki” (Yunus/32) ayeti bunu anlatır.

Ayette zikredilen delalet hayret anlamındadır. Hakk’tan başka halkın dışında hiçbir şey yoktur. Onların varlıklarıyla da hayret ortaya çıkmıştır. Çünkü O, hükümler başkalaştığı için “halk” diye isimlendirilirmiştir. Halk, Hakk’ın zahiridir. Hakk’a zahir yüzüyle bakarsan “halk” dersin, zahir ve batın olarak bir bütünlük içinde bakarsan “Hakk” dersin. Seyri süluk eden salikin Halide böyledir. Bulunduğu mertebeye göre O’da bazen “Ben benim, O da O’dur” der; bazen ise “Ben O’yum, O’da Ben’dir” bazen ise “Ben değilim O da değil” der. Bu salikin “Attığın zaman sen atmadın Allah attı” (Enfal/17) ayetinin anlamını keşf ettiğinde böyledir. Bu kesifle Efendimiz’in “Beni gören Hakk’ı görür” hadisinin anlamınıda keşf eder. Böylece Allah ayette önce nehy, sonra ispat etmiştir. Bu ise hayretin sebeplerinden birisidir. Hakk, tek başına varlığı vacib olmakla, Hakk’ı batıl üzerine salar ve onu yok eder. Birde bakarsınki batıl eriyip gitmiştir. Hakk yok edip, zahir varlık sınırından kaldırdığı şeyin yerine başka bir suret yerleştirir. Buna göre, batıl bir suret, gerçek bir suretin gelmesiyle ortadan kalkabilir. Böylece suret gelişi açısından “Hakk” yok oluşu açısından ise”batıl” dır. Buna göre suret, yok eden ve edilendir. Bu sırrın ortaya çıkması halinde, birisi Enel-Hakk diyebilmiştir. Çünkü veli hal lisanıyla konuşandır. İnsan Hakk suretiyle halk edildiğinden, bu vasfa ancak tevhid eğitimi ve nefs tezkiyesi yoluyla ulaşabilir. Yoksa nefsine ve Rabbine arif olması mümkün olmaz. İnsanlığının farkına varabilmesi nefsini Hakk ile süslemesi ile mümkündür. Bunun yoluda Kuran ve Sünnet iledir.

“Ama kim beni zikretmekten yüz çevirirse, onun için dar bir geçim vardır.  Kıyamet (Haşır) günü onu kör olarak süreriz”  (Tâha/124)

Yılan yuvasında toplandığı gibi (ehl-i) iman da Medine’ye toplanır. (H.Ş.)

Bir adam yolda yürürken bir ağaç dalına rastladı. Onu oradan kaldırıp attı, bundan dolayı Allah’ın rızasına nail oldu ve bağışlandı. (H.Ş.)

Ameller niyetlere göredir; hata eden ve unutarak yapanın ise niyeti yoktur. (H.Ş.)




önceki sayfa               sonraki sayfa

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam236
Toplam Ziyaret888858
Hava Durumu
Saat
Takvim