Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

E.H. 45. Rakib İsmi ve Yaşantısı


RAKİB İSMİ ve YAŞANTISI

Gözetleyip kontrol eden. Bakıp gözeten ve kendisinden hiçbir şey gizlenemeyen. Cenab-ı hak buyuruyor: "Allah her şeyi gözetler" (Ahzab/52), "Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir." (Nisa/1), "Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum  müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin. " (Maide/117).

Rakib ismi, Kur'an-ı Kerim'in 3 yerinde geçmektedir.

Rakib, koruyup gözetleyendir. Öyleki hiçbir şey O'ndan kaybolmaz. Gizlilikleri ve sırları bilen, görendir. Hiçbir söz ve gizli konuşma O'na gizli değildir. Allah, unutmasının mümkün olmadığı mutlak ilmiyle bütün varlıkları gözetleyip denetleyendir.

Her müslüman, Yüce Allah'ın kendini ve bütün varlıkları gözetlediğini, onları murakebe ettiğini, bunun için herkese iki melek tayin ettiğini, bu meleklerin insanın her sözünü ve her fiilini yazıp kaydettiğini, Allah'ın ahirette ceza veye mükafatı bu murakebeye göre vereceğini bilmelidir. Allah'ın kendisini gözetlediğine dair bilgisi kesinlik (yakîn) derecesine ulaşan kimse, ömrünü boş ve yararsız işlerde harcamaz, alıp verdiği nefesleri bile O'nun zikriyle almaya çalışır. Bütün davranış, işlerinde ve sözlerinde O'nun emir ve yasaklarına uygun hareket ve davranışlarda bulunur, insanlarla ilişkilerini bu esas üzere düzenler. Rabbin kendisini gözetlediğini unutmayan kalp, kalp ilimlerinde ileri derecelere ulaşır.

Er-Rakib, ilmine devamlı surette nazır olan ilmi ve malumatı daima surette kuşatandır. Bu nedenle ezeli ve ebedi olarak malumatını gözetir. Hakk’ın malumatı iki kısma ayrılır:

  1. Hüküm konusundaki ilk olma durumuyla öne çıkan kısım; Bunlar Hakk’ın isim ve sıfatlarıdır. Çünkü Hakk, Zatını müşahede ettiği gibi isimlerini ve sıfatlarını da müşahede eder.
  2. Hüküm konusunda ilk maluma tabi olma durumunda olan kısım: Buda Hakk’ın halka dair bilgisidirki, bunlar Hakk’ın isimleri ve sıfatlarından ibaret olan Hakki malumatının mazharıdır. Mazharlar, zuhurdan dolayı hükümde sonradan gelir. Çünkü mahluklar, ancak Hakk’ın kendisi için isim ve sıfatlarının mazharlarındaki tecelisinden ibarettir. O halde mahluklar (mevcudlar) ilahi isimlerin ve sıfatların mazharlarıdır. Bu da Hakk’ın kendisine kendisiyle tecelli etmesinin aynıdır.

Mazharlarda zuhur eden ilahi isim ve sıfatlardır. Hakk’ınKendisine Kendisiyle tecellisidir. O halde, Hakk; ilim, alim ve malumdur. Aynı zamanda şahid ve meşhuddur. Zira malumunu müşahede etmektedir. Malumu ise bizzat kendisidir. Bu durumda Kendisinin müşahidi olur. Bunun anlamı Hakk, Zatı, sıfatları ve isimleri için gözeticidir demektir. Bu ismin sıfatı rakibiyettir. Bu ise Hakk’ın Zatını, sıfatlarını ve isimlerini ve bunların eser ve sonuçlarını müşahede etmekte devam etmesidir.

Allah dostları bu müşahedeyi yapanlardır. Kendi aralarında arifler mertebe mertebedir. Er-Rakib, kullarının hallerine şahit olan demektir. O’nun kullarının hallerine şahit olması, yaratıklarını korumasının gerekliliğinden kaynaklanır. Böylelikle kullarıda, bütün vakitlerinde Hakk’ı gözetirler.

Er-Rakib, “rukba” kelimesinden türetilmiştir. Bunun anlamı, bir sevgi gözlemeye malik olmak demektir. Hakk mümkün varlıkları murakebe ettiği için, bu isim ihata özelliğine sahiptir. Bu ismin hakikatleriyle tam vasıflanan kimsenin ilmi ve müşahedeye dayanan irfanı daima artar. Bunun nedeni her an nefsini ve nefsindeki tecellileri murakabe etmesi ve bu kişinin halkın işlerini bu mertebenin gerektirdiği beraberlik ile gözetiyor olmasıdır. Her işi “Allah ile” (billahi) sırrıyla yapıyor olmasıdır. Murakıbın halinin doğruluğunun alemeti, tasarruf elinden şeriat mizanının eksik olmasıdır. Nefsini gözetir, onu tezkiye eder. Nefsini Kuran ve Sünnet ile süsler. Bu mizanı elinden bırakmaz. Bu makam sahibi ya müşahede gözüyle (nuruyla) veya iman gözüyle (nuruyla) şeriat mizanına bakar durur. Her şeyi adaletle alır ihsan ile verir. Çünkü en mutlu insan bütün mertebe ve tecelligahlarda Hakk’ı sürekli murakabe ederek edebe riayet eden kimsedir. Böyle olabilmenin yolu nefs tezkiyesinden ve nefsi ve Rabbi bilmeden ve tevhid irfanından geçer. Bu gerçekleştiğinde tüm ilahi isim ve sıfatlar “gerçek hüviyetleri” ile zuhura çıkar ve bu kişi tarafından müşahede edilerek “BİLLAHİ” ve “BİHİ” sırrına ulaşır.

“Namazı bitirdiğiniz zaman, ayakta, oturarak ve yanlarınız üzerinde (uzanarak) Allah’ı zikredin” (Nisa/103)

Dua mü’minin silahıdır. (H.Ş.)

Müsamaha etki sende bulasın. (H.Ş.)

Namaz mü’minin nurudur. (H.Ş.)





önceki sayfa               sonraki sayfa

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam236
Toplam Ziyaret888858
Hava Durumu
Saat
Takvim