Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

E.H. 38. Aliyy İsmi ve Yaşantısı



ALİYY İSMİ ve YAŞANTISI


İzzet, şeref ve hükümdarlık bakımından en yüce. En üstün ve en yüksek. Kendisinden daha büyük olmayan, yüceler yücesi. Cenab-ı Hak buyuruyor: "O, yücedir, büyüktür." (Bakara/255). "Allah yücedir,  büyüktür." (Nisa/34). "O, görüleni de görülmeyeni de bilir; çok büyüktür, yücedir." (Rad/9).

Allah'ın yüceliğinin üstünde hiçbir yücelik yoktur. Bütün dereceler ve mertebeler O'ndan aşağıdır. Allah, her üstün ve yüksek makamın daha üstündedir. Zira varlıklar ya etkileyen veya etkilenendir. Etkileyen etkilenenden üstündür. Allah Teâlâ, her varlığı etkileyendir. Bütün varlıklar O'nun bir eseri ve etkilenenidir. Bu yüzden O, bütün varlıklardan daha üstün ve yücedir.

Allah kendi zatında yücedir. Bu yüzden her şeyden daha yücedir. O'nun bu yüceliği cihet ve mekan bakımından değildir. Zira O, cihet ve mekandan münezzehtir.

Allah'ın varlıklar üzerindeki üstünlüğüne, yüceliğine, büyüklüğüne inanıp bunu müşahede eden kimse, bu sıfatın gereği olarak O'na ibadet eder. Kalbinde sonsuzluk nuru ışıldar.

Allah Kuran'da kendisini bizlere tanıtmıştır: Tüm alemleri yaratan, kainatın tek hakimi olan Allah uludur. Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların yegane sahibi O'dur. O'ndan başka ilah yoktur, Allah insanların şirk koştuklarından çok yücedir. Tüm mülk O'na aittir; O, herşeye güç yetirendir. O, yüce makamların da sahibidir. O, ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk; Allah alemlerden müstağnidir. Kuşkusuz  'en güzel isimler' Allah'a ait olduğu için O'nu eksiksiz olarak tarif etmek bir insan için mümkün değildir. O'nu ancak kendisinin bize bildirdiği ile tanıyabilir, yüceliğini ancak Kuran ayetleriyle takdir edebiliriz.

Allah, yücelerin en yücesidir. Namazımızın her secdesinde üç defa "Subhane Rabbiyel ala" diyoruz. Gerçi Rabbimiz bizim yüceltmemize muhtaç değildir. Bizim yükseltmemiz, kulluk görevimizi ifa etmemiz için yapılan bir vazifedir.

El-Aliyy, en yüksek varlık mertebesinde kendinden başka bir varlık kendisine ortak olmayandır. En yüksek varlık mertebesi, kemali manalardan ibarettir ki, varlığı zorunlu olanın zatı için mertebe bakımından ilahlık sıfatı bunu gerektirir. Çünkü kulluğun hakikati üzerinde hakimiyet konusundaki en yüksek varlık mertebesi, rububiyetin hakikatine aittir. Ancak bu durum kulluk mertebesindeki taayyün ve zuhur bakımından değildir. Çünkü Rabb diye isimlendirdiği mertebe zahir olan Allah Teala olduğu gibi kul diye isimlendirdiği mertebede de zahir olan Allah’tır. Hüviyetinin kul mertebesidir. Şu halde bu iki mertebede zahir olan bakımından değil de hakikati bakımından Rububiyyet mertebesine aittir. Düşük mertebe ise yine bu mertebede zahir olan bakımından değilde hakikati bakımından kulluk mertebesine aittir. Bu ikisinin anlaşabilmesi “Nefsini bilen Rabbını bilir” hadisiyle mümkündür. Kul nefsini bilerek Rububiyeti, yani nefsindeki tecellileri idrak edebilir.

Aliyy ismi, ilahlık sıfatlarının isimlerinden biridir. Bu ismin sıfatı ulüvv (yücelik) dir. Ulüvvun iki türü vardır: 1. Zat yüceliği. Zat yüceliği mekan bakımından yüceliktir. Hakk Teala’nın mekanı kendi ilmidir. Bu Hakk’ın Zati mekanıdır. Sıfati mekanı ise varlık (vücud)tır. O Zatının eniyyeti itibariyla varlıktadır. Çünkü Hakk sıfatları ile her şeyi muhittir. Hakk’ın sıfatlarının tamamı O’nun mevcuttur. Bu sıfatlarının “ayn”ından başka varlıkta yoktur. 2. Mertebe yüceliği. Bu, bir mertebede Hakkiyyet mertebesinin Halkiyyet mertebesi olmaksızın yegane kalmasıdır.

El-Aliyy, hadislik alametlerinden ve yaratıklara layık özelliklerden bizatihi yüce olan demektir. El-Aliyy, birliğin çokluğu (vahdette kesret) ve çokluğun birliği (kesrette vahdet) açısından “Aliyy”dir.

Arifin bu mertebeden payı ise, zatını bilmesinin ve hadisliğinin gerektirdiği ulvilik makamından düşmek ve uzaklaşmak gibi özellikleri müşahede, ilahi inayeti ve Hakk’ın kendilerini şereflendirmesini mütalaa etmektir. Hakk, kulları kendisine izafe etmekle şereflendirir. Zira kullarını “kendi suretinde” halk etmiştir. Hakk’ta o kullar vasıtasıyla “Aliyy” olmuştur. Çünkü kul olmasaydı el-Aliyy’in ulviliğinin saltanatı ortaya çıkamazdı.

“El-Aliyy,en yüksek varlık mertebesinde kendisinden başkası kendisine ortak olmayandır”. Bu nedenle kul, açık ve gizli her türlü şirkten arınarak nura yolculuk yapıp zıttı “Mutlak Tevhid”e ulaşmalıdır. TEK VÜCUD HÜVİYETİNDE ULUHİYETİ SEYRAN ETMEKTİR.       Bu vasfa ulaşan hem Aliyy kende diğer isimlerin tecelli mahalli olabilir. Zira nefs şirkten arınmış ve nur vasfına geri dönmüştür.

“Onlar, Allah’ın zikrine dalarlar”  (Hadid/16)

Kim sadece Allah rızası ile kırk gün sabah namazını (cemaatle) kılarsa kalbinden lisanına hikmet pırlantaları akmaya başlar. (H.Ş.)

İnsanda bir organ vardır. eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir. (H.Ş.)

“Münafıklığın alameti üçtür: Söylerse yalan söyler, söz verirse
sözünde durmaz, kendisine emanet edilirse hıyanet eder.” (H.Ş.)



önceki sayfa               sonraki sayfa



Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam237
Toplam Ziyaret888859
Hava Durumu
Saat
Takvim