Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

E.H. 30. Hakem İsmi ve Yaşantısı


HAKEM İSMİ ve YAŞANTISI


Son hükmü veren Hakkı batıldan ayıran ve kıyamet günü kullarının arasında hükmedip haksız ve zalimlerden mazlumun hakkını alıp sahibine verendir. "Allah size Kitab'ı açık açık indirmişken O'ndan başka bir hakem mi isteyeyim? " (Enam, 114). "... Allah aranızda hükmedinceye kadar bekleyin. O hakimlerin en iyisidir."  (Araf, 87)

Allah'ın bu ismi, bütün üstün sıfatları ve güzel isimleri içine almaktadır. Çünkü işitmeyen, görmeyen ve haberi olmayan birinin Hakem olması mümkün değildir.  O, bu dünyada ve ahirette açık ve gizli olarak kulları arasında hüküm verendir. Verdiği emirlerin, koyduğu yasaların, icra ettiği hükümlerin, varlıklar üzerinde sözlü  vefiili olarak uyguladığı kararların hepsi O'nun gerçek hakim olduğunu göstermektedir.

Hakem ismi, O'nun  zati sıfatlarındadır. Hüküm verme yetkisi sadece Allah'a aittir. Hükmü  elinde tutan, iyiyi kötüden ayırdeden ve verdiği hükmü kimsenin bozamayacağı yegane merci O'dur. Kimseye zerre miktarı kadar haksızlık yapmaz. Kimseye günahından fazla ceza vermez.

Allah'ın hükmüne karşı, hükmüne müracaat edilebilecek hiçbir hakem tasavvur olunamayacağı gibi, ilâhî hükmü anlamak ve tebliğ etmek için de diğer âyetlerin, mucizelerin delaleti, icazı, kitabın mucizesi kadar kuvvetli, açık ve tafsilatlı değildir.

Kul hüküm yetkisinin yalnız Allah'a ait  olduğuna inanmadıkça iman etmiş sayılmaz.

Bir müslüman ihlasla, "Yâ Hakem" diye bu mübarek ismin zikrine devam ederse onun eserlerine nâil olur. Sözü etkili olur. Davalarında başarılı olur. İlim ve hikmet sahibi olur.

Tenbih:  Her müslüman, Allah'tan başka Hakim ve Hakem olmadığını, O'nun bütün fiillerinin dava ve hüküm; bütün sözlerinin hikmet ve vasiyetler olduğunu, peygamberlerin hikmet kaynağı ve hikmet ehli kimseler olduğunu, Allah'ın yalnız onlara hüküm verme yetkisi verdiğini, peygamberlerin dışında herkesin onlara uyması gerektiğini bilmelidir.

Her müslüman, Allah'ın hükümleriyle hükmeden bir mahkemeye çağırıldığı zaman bu çağrıya cevap  vermek ve aleyhinde bir hüküm çıkması halinde buna uymak zorundadır. Aksi halde zulmedenlerden olur.

Hakim ve yöneticiler, Allah'ın çizdiği sınırların dışına çıkmamalı ve koyduğu yasaları çiğnememelidir. İnsanlar arasında adil davranmalı, kimseye ayrıcalık tanımamalıdır. Aleyhlerinde bile olsa doğruluktan ayrılmamalı ve hak ile hüküm vermelidirler.

El-Hakem, cevherlik, arazlık, lazimiyet, öncelik, sonralık, yakınlık, uzaklık, ulvilik, sufilik, evvellik, ahirlik, zahirlik, batınlık, yetkinlik, eksiklik, büyüklük, küçüklük ve görünüş, keyfiyet, kemiyet ve mahiyet itibariyle azlık ve çokluk gibi alemin halleri cihetinden her hak sahibine hakkını vermekle varlık kazanan şeyleri birbirinden ayırandır.

Bu isimde fiillerin sıfatlarının isimlerinden biridir. Bu ismin sıfatı hükümdür. alahTeala’nın hükmü sıfatlarının varlıktaki iktizalarından ibarettir. Çünkü Hakk Teala varlıkta (vücuda) sıfatlarının iktizası ile hükmeder. Her yönden, her itibarla ve her halükarda mahlukların O’nun sıfatlarının iktizasından kaçabilecekleri yer yoktur. Her zaman ve her mekan O’nunla kaimdir.

El-Hakem, kullarını haksızlık yapmaktan men etmek için indirmiş olduğu meşru hükümlerle hüküm veren demektir. Bu isim bir çaıdan el-Alim ismine bezemektedir. Şöyleki: Hüküm vermenin şartı, lehinde veya aleyhinde hüküm verileni değil, hükmü bilmektir. Malum alimi alim yaptığı gibi, hakkında hüküm verilen şeyde hüküm sahibini hakim yapar; çünkü ilim maluma tabidir.

Bu isim başka bir açıdan el –Alim isminden farklıdır. Şöyleki: İlim maluma tabi olduğu halde, hüküm lehinde veya aleyhinde hükü verilen şeye tabi değildir. Bunun yerine hüküm, hüküm şartına tabidir. Hüküm şartı ise ya şahittir veya ikrardır.

Binaenaleyh hakkında hüküm verilen şey, hüküm sahibinin kendisi hakkında bir hüküm vermesini temin eder. Buna göre hakkında bir hüküm vermesini tamin eder. Buna göre bu hüküm, onun hakkında verilmiş bir hükümdür; çünkü hüküm veren, hakkında hüküm veirlen sayesinde hüküm vermiştir. İşte bu kader sırrındandır. Çünkü Allah Teala eya hakkında sadece eşya ile ve onların özelliklerinin ve kabiliyetlerinin ve istidatlarının gerektirdiği şey ile hüküm vermiştir. Şu ahlde eşyaya hariçten gelen şey, kendilerine dönen niyetleri ve amelleridir. Bu nedenle “Hakem” ismi gibi diğer isim ve sıfatların “gerçek hüviyetleri ile zuhuru” için hem nefs tezkiyesi hem Kuran ve Sünnete riayet hemde Mutlak Tevhide ulaşmak için marifetullaha gerek vardır. Ki nefsimizden malum bilgiyi Hakk’a pozitif-olumlu olarak vererek, kader sırrını lehimize çevirebilelim. Bu kader sırrının “Muhammeden Resulullah” kısmında gizlidir.

“Unuttuğun zaman Rabbini zikret” (Kehf/24)

Cennetin bedeli “La ilahe illallah”tır. (H.Ş.)

Sıdkı ihlas ile (La ilahe illallah) diyen kimseden, bu kelime 99 belayı defeder. (Bu belaların en küçüğü gam, hüzün ve kederdir) (H.Ş.)

Duasının kabul edilmesini ve sıkıntısının giderilmesini isteyen, sıkıntıda olan borçluya yardım etsin. (H.Ş.)


önceki sayfa               sonraki sayfa





Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi19
Bugün Toplam262
Toplam Ziyaret888884
Hava Durumu
Saat
Takvim