Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

E.H. 29. Basır İsmi ve Yaşantısı


BASIR İSMİ ve YAŞANTISI


Her şeyi gören, çok iyi gören. Hakkıyla gören. Sonsuz ve nihayetsiz her şeyi görendir. Bütün varlıkların her an hangi işle meşgul olduklarını ve ne yaptıklarını görendir. Cenab-ı Hak buyuruyor: "Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır." (En'am/103) "....Şüphesiz Allah, işitendir, görendir." (Hac/61) "...Allah işitendir, görendir." (Nisa/134)

Allah her şeyi, herkesin yaptığını görür. Onun görmesine hiç bir şey engel olamaz.

O'nu kendinden başka hiçbir göz O'nu kavrayıp ihata edemez ve fakat O, gözlerin hepsini idrak ve ihata eder, görür, bilir. Gözler kendini anlayamazken, onları anlayan, anlatan, gören, gösteren, gerçeği bilen ancak O'dur.  Gözler onu idrak ve ihata edemezken, O gözleri idrak ve ihata eder ve aynı gerçek bütün idrak edilen şeylerde böyledir. Ve O lutuf sahibi ve her şeyden haberdardır. Ve lutuf sahibi ve her şeyden haberdar olan ancak odur. İdrakin nuru gibi her lutuf O'nundur. Her şeyi bilen, her doğru haberi veren ancak odur. Gözler görmüyor diye, gözlerden, gönüllerden uzak, ihtiyaçlardan, dileklerden, doğru doğru haberdar olmaz sanıp da O'ndan dönmemeli, eğri yollara sapmamalıdır. O lutuf sahibi ve her şeyden haberdar olan en görmeyen gözleri görür, en gizli, en duyulmaz sanılan şeylerden, gönüllerin hiç kimselere açılamayan sırlarından ve eğilimlerinden haberdardır. O, onlara kendilerinden yakındır. O'na ibadet etmek ve işleri ısmarlamak için şart, O'nu görmek değil, O'nun görmesi, lutuf sahibi ve her şeyden haberdar olması ve O'na ihlas ve tevhid ile zât ve sıfatlarına, fiilerine ve lutuflarına iman edilmesidir.

Allah Teâla, yer ve göklerin her yerinde görülebilecek her şeyi Basîr sıfatıyla kuşatmıştır ve onları görmektedir. O'nun için görülemeyen bir şey yoktur. Hiçbir şey ondan gizli değildir. Allah'ın, kalpteki  fısıltıları, beyindeki oluşumları, fikirdeki  gizlilikleri, kalplerdekini, zifiri karanlık bir gecede kapkara bir taşın üzerinde yürüyen simsiyah bir karıncayı ve çıkardığı sesi  görür, duyar, bilir.

Allah'ın her şeyi gördüğünü bilen kimse, gizli ve açık her halini düzeltmeye çalışır. Her durumda Allah'a karşı gelmekten korkar ve O'ndan utanır. Allah'ın kendisini yasakladığı yerlerde bulmasındanveya emrettiği yerlerde bulmamasından kaçınır. Kendisinin daima Allah'ın gözetiminde olduğğunu aklından çıkarmaz.. O'nun kendisini görmesini Hafife alarak günah işlemez. 

İnsanların görmesinden utanıp, Allah'ın görmesinden utanmayan kimse, Allah'ı Hafife almış olur.

Bâsir ismini bilmenin faydası, kişide murakebe hissini yaratmasıdır. Murakebe: "Allah'ı görüyormuşçasın  ibadet etmendir. Zira sen, Allah'ı görmüyorsan da Allah seni görmektedir.

Bâsir ismini bilen kimse, varlık âlemiyle ilgili ayetlere, yer ve göklerdeki olağanüstü düzene bakarak Allah'ın azamet ve yüceliğin düşünür, çevresine daima ibretle bakar. Allah'ın güç ve kudretrini, hikmetini, derin ilmini ve etkin iradesini gösteren yapılara bakarak O'na daha bir içtenlikle ve güvenle ibadet eder.

Yüce Allah şöyle buyuruyor: "...Göklerde ve yerde ne var? Bir bakıverin." (Yunus/101) "...Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin..." (En'am/99) "...Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" (Bakara/259 )

El-Basır eşyayı mertebeleri bakımından idrak edendir. Nefsi sıfat isimlerdendir. Ve İLİM sıfatıyla kaimdir. Bu ismin sıfatı basardır. Basar, Hakk’ın ilminin kendisine ait mulumatın mertebesi açısından tecellisinden ibarettir. Hakk’ın basarı, ilmi onu kuşattığından dolayı idrak eder. Semi ismini açıklarken ilgili açıklamalar Basar içinde aynıdır. Bu ikisi arasındaki farka gelince, “sem” eşyanın konuşabilirliğiile alakalı iken basar onların mertebeleri ile alakalıdır. El-Basır,kulların işlerini gören demektir. El-Basır, kendi zatının sıfatlarını kendi dışında olmaksızın gören kimsedir.

Bu mertebenin eserlerinden istimdat eden kişinin üç mertebesi vardır: bu kişi ya “Allah’ı görürcesine O’na ibadet eder” ya da Hakk’ın her şeyi gördüğünü bildiği için Allah’a ibadet eder. Birinci ibadet teşbihe ikinci ibadet tenzihe yakındır. Üçüncü mertebe ise bunlardan üstündür. Bu da tahkik sahibi kamildir. O, Hakk’a Hakk ile ibadet eder. Teşbihi söyler, tenzihi müşahede eder; tenzihi söyler ve teşibihi müşahede eder. Bu kamil nefsinde Hakk’ı tevhid edendir.

Bu makam sahibinin iki gözü vardır: Bunlardan birisi baş gözü anlamındaki “basar” diğeri ise basiret gözüdür. Arif her iki göz ile görendir. Bunun nedeni, kamil arifin mertebeleri ve mertebelerin gerektirdiği hükümleri bilmesidir. Böylece arif, hiçbir zaman bu mertebeleri aşmaz.

Bu nedenle kamil arif; bir yerde insanlara merhamet eder ve onlara acır; Allah’ın bir hükmünün yerine getirilme vakti geldiğinde ise insanlara acıma ortadan kalkar ve hükmü yerine getirir. Bunun nedeni kamilin ilahi rahmetin genişliği ve kullarına acımak sıfatıyla tahakkuk etmiş olmasıdır. Bununla beraber Hakk suretinde olması nedenyile hadleri yerine getirir ve onları yerine getirmeyi emreder. Allah Teala şöyle buyurmuştur: “Allah’ın dinini uygulamada onlara acıyacağınız tutmasın” (Nur/2). Böylece Hakk bazı insanlara azap etmiş olur.

Basiret sahibi ise, daima şeriat mizanını elinde bulundurur ve gerçekleşmesinden önce fiillerini ve sözlerini bu mizan ile tartar. Bu fiil ve sözlerin saadete ulaştıracaklarını anlarsa, onları işler. Aksi halde işlemekten geri durur ve nefsini bu gibi fiillerden alıkoyar.

Allah Teala, insan için iki göz yarattığını bildirdiği gibi, kendisininde gözleri olduğunu tesbih makamından bildirmiştir. Allah Teala şöyle buyurmuştur: “Rabbinin hükmüne karşı sabırlı ol. Çünkü sen bizim gözlerimizin önündesin” (Tur/48). Hakk, kullarının gözleridir. Gören, görünen, göz O’dur. Ancak Allah’ın müşahede nuruyla gözünü açtığı kimse “Allah ile” gördüğünü bilip, bunu müşahede edebilir. Hakk’ın kudsi hadiste. “Benimle görür” buyurduğu mutlu kişilerdir. Bu makamın sahibi Hakk’ın dilediği şeyleri diler. Bu makamlara ancak “NEFS TEZKİYESİ” yoluyla isim ve sıfatları nefsite “gerçek hüviyetleriyle” zuhura çıkarmakla mümkündür.

“Namaz, kötülüklerden münkerden kurtarır.  Zikrullah ise en büyük olandır” (Ankebut/45)

Mü’minlerin iman bakımından en olgunu, ahlakça en güzel olanıdır. (H.Ş)

Hiç kimse, nasibinden fazla rızka kavuşamaz. Rızkına kavuşup yemedikçe de ölmez. İstemese de rızkı kendisine verilir. (H.Ş)

Üç şey imandandır: Darlıkta sadaka vermek, herkese selamı yaymak, insafı gözetmek. (H.Ş)




önceki sayfa               sonraki sayfa




Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam188
Toplam Ziyaret888810
Hava Durumu
Saat
Takvim