RAFİ İSMİ ve YAŞANTISI
Dereceleri yükseltici, rızkı yükseltici Cenab-ı Hak buyuruyor: "Dereceleri yükselten Arş'ın sahibi (Allah)tır...." (Mü'min/15)
Resulullah buyuruyor: "Kendisine haksızlık yapılan bir kul, buna sabrederse, Allah onun izzet ve onurunu daha fazla artırır. Allah için alçak gönüllü olan kulu, Allah mutlaka yükseltir"
Rafi ismi değişik şekillerde Kur'an-ı Kerim'de geçer. Ancak Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği hadis-i şerifte geçmekte olup bütün islam alimleri bunu kabul etmişlerdir. Bu dünyada ve ahirette mümin kullarını yükselten O'dur. O dilediğini yükseltir dilediğinide alçaltır. Kalpleri kendisine yaklaştırarak yükseltir, nefisleri de kendinden uzaklaştırarak alçaltır. Allah, kaderine razı olanı daha üstün makamlara yükseltir.
Yükselmek; yüksek makam ve mevkilere sahip olmak, iktidar olmak, miskin ve yoksullara karşı büyüklenmek, malının çok ve işinin düzgün oluşuyla övünmek demek değildir. Bu özelliklere sahip olmak, övgüyü ve yükselmeyi hak etmek anlamına gelmez. Asıl şeref ve onur, yüksek mevki ve makam, Allah'ın başarılı kılmasıyla elde edilendir. Böyle ve onur şeref, Allah'ı tasdik etmeyi, emir ve yasaklarına uymayı, O'nun yolunda yürümeyi, kalbi arındırmayı ve O'nunla sevinmeyi sağlar. Bu onura sahip olan kimse, Rabb'inden karşılık bulur.
Allah'ın insanları yükselttiğini, ahirette müminlerin derecelerini yükselteceğini, böylece onları mutlu kılacağını ve şereflerini artıracağını ifade eder. Kur'an-ı kerim'de isim olarak yer almayan Râfi, esmâ-i hüsnâyı sayan hadiste (Tirmiz, Da'vaat, 82) geçmektedir. Yükselmek isteyen O'nun rızasını kazandıracak amellerle bu yoldaki özlemini ortaya koymalıdırlar. Zira O dilemedikten sonra kimse kendiliğinden yükselemez.
Tenbih: Bu ismi bilen kişi, eğer iktidar sahibi bir kimse ise, Allah'ın yükselttiği ve değer verdiği kimseleri yükseltmeli ve onlara değer vermelidir. Eğer iktidar sahibi değilse, bu ismi kardeşlik ve dostluk için kullanmalıdır. Allah'ın kendilerini yükselttiği ve değer verdiği kimselerle arkadaşlık ve dostluk kurmalıdır. Eğer buna gücü yetmiyorsa, Allah'ın yükselttiklerin sevmeli, alçalttıklarından da nefret etmelidir. Çünkü Allah için sevmek veya nefret etmek, imanın bir gereğidir.
Er-Rafi, her ne kadar her iki sıfatla nitelenen tek olsada RUBUBİYET mertebesini mabudluk mertebesinden yüksek kılandır. Ebu Said el-Arraz Hz.lerinin “Allah’ı zıtları cem etmesiyle tanıdım” sözü bu manaya işarettir. Bu isim fiillerin sıfatlarının isimlerinden biridir. Bu ismin sıfatı ref’dir. Ref/Yükselme, kemali tecelliden ibarettir. Hakk sonsuz olan yetkinliklerden layık olduğu şey ile bu tecellide zuhur eder. Böylece Hakk’ın layık olması yarattıklarının dışında “ref/yükselme” ile taayyün eder. Bundan dolayı Allah kitabında kendisini “Refiud derecat/Dereceleri yükselten” (Mümin/15) diye adlandırmıştır.
Varlığa ait yükselme/ref durumu ancak bu tecelliden dolayıdır. Hz. İdris ve başkalarına hasıl olan mekanın ref edilmesi ile Hz. İsa’ya hasıl olan mertebenin yükseltilmesi durumlarının ikisi birdir. Nitekim Allah Hz. İdris hakkında “O’nu yüze bir mekana yükselttik” (Meryem/57) ve Hz. İsa hakkında “Bilakis Allah O’nu kendisine yükseltti” (Nisa/158) buyurmuştur. Peygamberimizi Muhammed (sav)’e hasıl olduğu gibi hem mekan hemde mertebe bakımından yükselme durumu da birdir. Nitekim alemin yücelik bakımından nihayete ermesinden ve O (sav) diğer peygamberlerin üstünde bir mertebeye ulaştıktan sonra Allah Teala O’nun hakkında “Sonra yaklaştı ve sarktı. Öyleki, araları yayın iki ucu kadar hatta daha yakın oldu” (Necm/8-9). Bu ise miraçtır. Miraç ise tevhid hakikatini bizzat yaşamaktır. Allah indinde kamil-kemal mertebe, nefsini ve Rabbını irfanla, kemal-mutlak tevhid ile yakından ilişkilidir. Kişi bu hakikate ne kadar yakında, o kadar kamildir. Kamil-arif ise miracını tamamlayan ve bekabillah sırrını yaşayandır. Hakk’ın kulunun eli, dili, gözü ve azaları olduğu mertebesidir. Rafi, ulvilik ve izhar etmekle yüksek olandır. Ref, asaleten Hakka ve Resulüne sonrada varislerine aittir. Hafd’de asaleten kula aittir.
Rafi isminin hükümlerinden birisi, ilahi yüksekliğin, mevcud mertebelerinin “ayan”ında sirayet eden nuruyla herşeyin izafi yokluk mertebesinden hayatın ve ilmin ulvi derecelerine yükselmesidir. Çünkü herşey Hakk’ı teşbih eder ve sadece diri olup kimi ve neyi ile teşbih ettiğini bilenler teşbih edebilir. Bu nedenle ilmin mertebesinden daha yüksek hiçbir mertebe yoktur.
Allah kullarına ilminde yer verecek onları yükseltmiştir. Sonra onları suret ile kaim kılmıştır. Allah, büyüklük, azamet ve ceberut sahibidir. Buna karşın kulları suretleriyle eksik ve muhtaçtırlar. Bu nedenle alçaltılmışlardır. Bu nedenle “dua” kulları için yükselme vasıtası kılınmış ve “Allah ile” olmanın ve O’na yükselmenin vasıtası kılınmıştır.
“Allah’ı çok zikredin ki kurtulasınız” (Cuma/10)
Cenab-ı Allah’a, kabul edeceğine kesin olarak inanmış bir kalble dua edin! (HŞ)
Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındandır. Allah’ın öfkesi de anne ve babanın öfkesindendir. (HŞ)
Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur. (HŞ)