BASIT İSMİ VE YAŞANTISI
Ruhları bedenlere yerleştiren, genişleten, açan ve bolluk veren Cenab-ı Hak buyuruyor: "Eğer Allah, kullari için rızkı (sınırsız) geniş tutup-yaysaydı, gerçekten yeryüzünde azarlardı. Ancak O, dilediği miktar ile indirir. Çünkü O, kullarından haberi olandır, görendir." (Şura/27)
Dilediği kullarının rızkını genişleten veya ruhlarını cesetlere yayan anlamına gelir.
Allah, Kendisi'ne iman eden, kalpten itaat eden kişilere dünyada maddi ve manevi bolluk, genişlik verir. Onların önündeki zorlukları açar. İman edenler karşılaştıkları her türlü zorlukta, sıkıntıda ve hastalıkta yalnızca Allah'a sığınırlar ve O'nu vekil edinirler. Bunun bir karşılığı olarak Allah inkar edenlerin işlerini zorlaştırırken, müminlerin işlerini kolaylaştırır.
O istediği kulundan ihsan ettiği serveti evlad, hayat zevkini, gönül ferahlığını alıverir, istediği kulunada yepyeni bir hayat, neşe ve rızk bolluğu verir. Rızık, fakir ve zengin herkese ulaştırılır. Allah, rızkın insanlar arasında eşit olmamasında derin ibretler bulunduğunu da beyan buyurmuşturBolluk ve genişliğin en büyüğü, Allah'ın kalplere merhametini yaymasıdır.
Tenbih: Kulun Bâsit ismini kendisine rehber edinerek ihtiyaç içinde olan her insana hatta canlıya iyilikte bulunması gerekir. Her müslümanın Allah'tan başka rızıkları genişleten ve daraltan kimsenin olmadığına içtenlikle inanması gerekir. Kalpleri huzura kavuşturan, dilleri ve diğer bütün organları kötülklerden arındıran, sahiplerini mutlu edenyine O'dur.
El Basıt isimler ve sıfatların iktizalarının üzerine nurunu yayan ve böylece onların eserlerini ortaya çıkarandır. Bu isimde fiillerin sıfatlarının isimlerinden biridir. Bu ismin sıfatı basttır. Bast, RAHMANİ tecelliden ibarettir. İlahi ilimde topu halde bulunan şeyler, bu tecelli ile varlıkta yayılırlar. Varlıktaki (Vücudda) her bast durumu bu Rahmani tecelliden kaynaklıdır.
El-Basıt, belirli bir ölçüye göre rızıkları ve mevcutların istihkaklarını onların üzerine yayan demektir. Çünkü haller, mahallin değişmesine göre farklılaşır.
Kabz, daima önceki bir basttan meydana gelebilir. Bast ise bazen kendiliğinden olabilir. Bunun nedeni ilahi Rahmetin genişliğidir. Her kabzı bir bast takip eder. Fakat her basyı bir kabzın takip etmesi şart değildir. Buna örnek olarak kendilerine azap ettikten sonra Hakk’ın kullarına kendisiyle merhamet edeceği RAHMETİ verebiliriz. Bu kabzdan sonraki basttır. Bununla birlikte bu rahmetin ardından elem verici bir kabzın gelmesi imkansızdır. “Ölmeden önce ölünüz” hükmüyle fenafillah mertebesine ulaşan kimseler üzerindeki bast nedeniyle neşeyle dolanırlar ve ilahi katan kendilerine ulaşan inayet lütuflarının nefhalarıyla ve hidayet nurlarının meltemleriyle daima mutluluk içinde bulunurlar.
Bast’ın bir kısmıda, bilinmeyen şeyin “bast” edilmesidir. Böylece kul, nefsinde ilim ile bast ve ferahlık bulur. İlhamlarda bu nedenle basttır. Ancak fiillerle ve niyetlerle değerlendirilebilir.
Bast RAHMANİ tecellidir. RAHMAN ise isim ve sıfatların “GERÇEK HÜVİYETLERİ” ile nurlu zuhurudur. Bu nedenle kişi, nefsini tezkiye ederek ve Kuran ve Sünnete riayet ve tevhid bilgisiyle bu tecelliye mazhar olur. Tüm ilahi isim ve sıfatlar nefsinden “müdil” karışmaksızın çıkmasına vesile olur. Ve Efendimizden gelen bereketle “alemlere rahmet” olurlar. Kamil insan bu nedenle tecelliye HAKK ile riayet edendir.
“ Ey İman edenler! Allah’ı çok zikredin” (Ahzab/41)
Allah Teala, ümmetimin söylemedikleri veya yapmadıkları müddetçe içlerinden geçirdikleri kötülükleri bağışlamıştır. (HŞ)
İman iki kısımdan müteşekkil bir bütündür, onun bir yarısı sabır, diğer yarısını da şükür oluşturur. (HŞ)
Bedende başın yeri ne ise, dinde namazın yeride odur. (HŞ)