AZİZ İSMİ VE YAŞANTISI
Yenilmeyen yegane galip. Mağlup edilemesi mümkün olmayan. Emir ve iradesine karşı bütün kainatın zerre kadar hükmü yoktur. Cenab-ı Hak buyuruyor: "..O, üstün ve güçlü olandir, hüküm ve hikmet sahibidir." (İbrahim/4).
Kur'an-ı Kerim'de doksanbir yerde geçmektedir. Fakat hiç bir yerde tek başına zikredilmemiş; daima Esma-i Hüsna'dan diğer bir isimle beraber varid olmuştur.
Allah'ın 'Aziz' sıfatı, O'nun hiçbir zaman mağlup edilemeyeceğini, her zaman galip olanın Kendisi olduğunu ifade eder. Allah kainatta mutlak kuvvet sahibidir ve O'ndan üstün hiçbir güç yoktur. O hiç bir şekilde ve surette asla yenilgiye uğramayan, her şeye gücü yetendir. O, haksızlık yapılamayacak kadar güçlüdür. O en üstündür, en yücedir, şeref ve izzet sahibidir.
Gayet izzetli, onurlu ve şanlıdır. Hiçbir şekilde mağlup edilmez, her işinde gâlibdir. Yahut eşi benzeri yoktur ve gayet yüksektir. Yani, "Hiçbir şey O'nun dengi olmamıştır." (İhlâs,4) âyetinde ifade edildiği gibidir. Bununla beraber alçaklığı, ahlâksızlığı, küfür, zulüm, fesad, isyan ve küfran gibi fenalıkları sevmez.
O'nun gücünü bilmek, O'nu hatırdan çıkartmamak, günahlardan uzaklaşmayı, yararlı işlerle meşgul olmayı sağlar. Mutlak Hâkimin Allah'tır. Sevk ve idare O'nun elindedir. O'nun koruma ve himayesi olmadan korunulamaz. O'nun yardımı olmadan başarılı olunamaz. Acizliğini samimiyetle kabul etmek, Allah'ın izzetini müşahede etmeyi sağlar.
El-Aziz, mertebesi yüce olup asla zelil olmaya anlayışlardan uzak olup idrak edilemeyen ve kendisine yeten ve başkasına muhtaç olmayandır. Bu isimde bir sıfat ismidir. Bu ismin sıfatı izzettr. İzzet ilahi yetkinliklerin ululuk ve yücelik iktizası ile kendisinden zuhur ettikleri tecellidir. Bu tecelli, her bakımdan her itibarla her nispet üzere her bir şe’n içinde mahlukatın üzerinde bulundukları durumun olumsuzu ve zıddıdır. Mesela El-Aziz’in ilmine bakacak olsan kuşatılamaz dersin. Mertebesine bakacak olsan zillet bulmaz dersin. Zenginliğine bakacak olsan muhtaç olmaz dersin. Zatına işaret etsen idrak olunamaz dersin. Bu nedenle O’nu kendisinde başkası bilemez. Bu tecelli, mahlukların ilahi sıfatlardan herhangi bir şeyi bilmesine engel olur. Mahluk hakkında bu tecelli kendisiyle Allah arasındaki en büyük perdedir. İzzet perdesinden dolayı kalpler zillet üzere yaratılmıştr. Ruhlar ilahi yetkinliklerin manalarından bir manayı istediklerinde onu kalbe atarlar. İzzet perdesini Allah ile aziz olmuş kalpten başkası yutamaz. Ayette “İzzet Allah’ın, peygamberin ve müminlerindir” (Münafıkun/8) buyurularak kamil insanın izzet vasfını taşıdığı ifade edilmektedir. Her insan Kuran ve Sünnete riayet ile nefsini tezkiye ederek izzet vasfıyla “Aziz” ismini gerçek hüviyeti ile temsil ve tafsil yoluna girmeye çalışmalıdır. Zira nefs “Aziz” ismine de tecelli mahallidir.
“Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır.” (Bakara/263)
“Cenab-ı Allah’a, kabul edileceğine kesin olarak inanmış bir kalble dua edin!” (HŞ)
“Hakiki mücahid, yegane galip ve azametiyle baş döndüren Allah’a itaat hususunda sürekli nefsiyle yaka-paça olan insandır” (HŞ)