KUDDÜS İSMİ VE YAŞANTISI
Her eksiklikten münezzeh. Cenab-ı Hak buyuruyor: "Göklerde ve yerde olanların tümü, Melik; Kuddüs; Aziz; Hakim olan Allah'ı tesbih eder." (Cuma/1).
"O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Melik'tir; Kuddûs'tur; Selam'dır; Mü'min'dir; Müheymin'dir; Aziz'dir; Cebbar'dır; Mütekebbir'dir. Allah, (müşriklerin) şirk kostuklarından çok yücedir." (Haşr/ 23)
O, zatına yakışmayan her şeyden münezzeh, bütün vasıflarda en mükemmel, tahdid ve tasvire sığmayan, öğülmeye layık kemal, fazilet ve güzellik sıfatları kendinde olandır.
Kuddus ismi çok temiz ve çok pak manasına geliyor. O'nda hiç bir noksanlık bulmak mümkün değildir. Kullar hata yapma sıfatına haizdir. Fakat Mevla ise hata yapmaktan münezzehtir. Çirkin şeylerden uzaktır ve insanlarda beliren bütün beşeri sıfatlardan münezzehtir.
Allah'ın son derece aciz olarak yarattığı insanlar hata yapar, unutur, yanılır, gaflete düşerler. Aynı zamanda hem bedeni, hem ruhi yönden son derece eksiklik ve acz içindedirler. Ömürleri boyunca bedenlerine bakmak, yaşayabilmek için ona sürekli ihtimam göstermek zorundadırlar. Bedenlerini biraz fazla çalıştırsalar, birkaç gün uykusuz, bir gün susuz bıraksalar son derece aciz bir duruma düşmüş olurlar. Ancak herşeyin Yaratıcısı ve 'en güzel isimlerin sahibi' olan Allah elbette tüm eksikliklerden münezzehtir.
Müslüman daima Allah'ı yüceltmeli ve O'nu her türlü noksanlıktan tenzih etmelidir. Sonra da bütün haramlardan, mekruhlardan, şüpheli şeylerden ve yararsız mubahlardan kendisini arındırıp temizlemeli ve Mevla'sına ibadet etmekle meşgul olmalıdır. Kendisi için yararlı olan ilimleri öğrenmeye ve güzel ahlaki davranışlar kazanmaya çalışmalıdır. Beden ve ruhu arındırmanın yolu, Allah'ı tanımak ve yararlı ilimler öğrenip onunla amel etmektir.
Kuddüs, noksan sıfatlardan sıfati tenzihle değil Zati tenzihle münezzeh olandır. Zati tenzih ile sıfati tenzihin arasındaki farka gelince; Zati tenzih bir şeyi hiçbir bakımdan kendi sıfatı olmayan şeyden olumsuzlamaktır. “İnciyi ahşap olmaktan tenzih ederim” dediğinde ahşabı inciden olumsuzlaman gibi. Sıfati tenzih ise bir şeyin kendi sıfatın gerektirmediği bir durumu ondan olumsuzlamandır. “Sahip zulmetmez. Bilakis başkasının mülkünde değil, kendi mülkünde tasarrufta bulunduğundan sahip olan kimseden zulüm ve işkenceye olumsuzlaman gibi. Böylece sen zatından dolayı değil sahip olma sıfatının gereğinden dolayı ondan zulüm sıfatını olumsuzladın.
İşte Kuddüs Zatı tenzih ile bütün eksikliklerden münezzeh olandır. Bu isim bir sıfat ismidir ve bu ismin sıfatı Kuddusiyettir. Kuddusiyet yaratılmış mazharların hükmünden münezzeh olan ilk tecelli-iakdestir. Tecelli-i akdes ve tecelli-i mukaddes (kudsi) arasındaki farka gelince; Tecelli-i kudsi Hakk’ın yaratılmış mazharlarda onların eksikliklerinden münezzeh olarak zuhur etmesinden ibarettir.
Tecell-i ahdes ise Hakk’ın yaratılmış mazharlar olmaksızın kendisi için zuhur etmesinden ibarettir. Tecelli-i akdes Zatından Zatına Tecelli-i mukaddes Zatından, sıfat, isim ve fiillerle zuhurudur. Akdessiyet gaybi tecellidir. Kuddsiyyet şuhudi tecellidir. Hazretül Kuds zuhur eden br tecellideki Hakk’n zuhur edenbir tecellideki Hakk’ın zuhur mahallidir. Bu mahala O’nun kendisini bilmesidir. Hazretük Kuds ise ilminde kendisine zahir olmasından dolayı O’nun kendisini bilmesidir. Hz. Peygambetr Kuddsü ismiyle İncil’de zikredilmiştir.
“De ki: “Rabbim yalnızca çirkin hayasızlıkları -onlardan açıkta olanlarını ve gizli olanlarını- günah işlemeyi haklı nedeni olmayan ‘isyan ve saldırıyı’ kendisi hakkında ispatlayıcı bir delil indirmediği şeyi Allah’a şirk koşmanızı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.” (Araf/33)
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız”. (HŞ)
“Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.” (HŞ)