Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

R. G. 37. Yirmialtıncı Tecelli: Uyku ve Uyanıklık

37. YİRMİALTINCI TECELLİ: UYKU VE UYANIKLIK

 -      Ya Gavs-ı Azam. İndimde avam gibi uyuma Beni görürsün.

Sordum dedim ki:

-      Ya Rabbi, indinde nasıl uyuyayım?

-      Cismin lezzetinden sıyrılarak; nefsin şehevatından arınarak; ruhun anlık kaymasından kurtularak ve zatımda fena bularak uyu…

“İndimde avam gibi uyuma” ifadesi Allah’ın ilmi Zatta nefsi hakikati bilmekle mümkündür. “Avam” bu hakikatten gafil olduğundan gafleti nedeniyle uykudadır. Bunu belirten hadiste “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar” buyurulmuştur. Uyku gaflet, uyanıklık ise nefsine ve Rabbine arif olmaktır. Nefsinin ve nefsindeki tecellilerinin Hakk’a ait olduğunu idrak edip bu emanetleri sahibine teslim eden ise “Ölmeden önce ölünüz” hadisini yaşayandır. İradi ölümle emanetleri Hakk’a teslim etmiştir. Nefsi marziye ve safiye mertebelerinde gerçekleşebilen bu iradi ölüm ile kişi Hakk’ı idrak ve müşahede eder. “Beni görürsün” ifadesi bu idrak ve müşahedeyi anlatmaktadır. Bu müşahedenin gerçekleşmesi için “nefs tezkiyesi” gereklidir.

“Cismin lezzetinden sıyrılarak” buyurarak tezkiyenin nefsi emmare ve levvame mertebelerindeki terbiye ve tezkiyeden bahsedilmektedir. Cismin lezzetini sağlayan bu mertebelerde “hayvani ruh”tur. Nefsi natıkanın nuru hayvani ruhu terbiye ettiğinde cismin lezzetinden sıyrılınabilinir. Böylece bedende nefsi natıkanın nuru hakim olmaya başlar.

“Nefsin şehevatından arınarak” buyurularakta hayvani ruh keynaklı şehvet ve gadap ile oluşan kötü ahlaktan tezkiye olunması ifade edilmektedir. Bu da nefsin ilk dört mertebesi için şarttır.

“Ruhun anlık kaymasından kurtulmak” ifadesi insani ruh=nefsi natıka kaynaklı fiillere “Mudill esması=iblis” nin karışmasını engellemeyi açıklamaktadır. Bu sayede nefste dürülü olan isim ve sıfatlar gerçek hüviyetleri ile açığa çıkmış olacaktır.

Bu arınma mutmaine ve raziye mertebelerindeki nefsi tezkiyedir. Bu mertebeler aşıldıktan sonra nefsi natıka hakikati ve nefsteki tecelliler sahibi olan Hakk’a teslim edilmiş ve hakiki Müslüman olunmuş olur. “Zatınla fena bularak” ifadesi kişinin “izafi hüviyeti”nin O’nun sırrı olduğunu ve “tecelli hüviyeti” ile O’nun temsili ve tafsili olduğunun idrak ve müşahede edilmesi aşamasıdır.

“Külli şeyin halikun illa vechehu” “O’nun vechinden (zatından, hüviyetinden) başka her şey helak olacaktır” (Kasas/88) ayeti ve “Her kimlik fanidir, Zül Celali vel ikram olan Rabbinin vechi bakidir” (Rahman/26-27) ayeti bu hakikatleri ifade eden Hakk kelamıdır. Kişi “nefsi hüviyeti”nin Hakk ile baki olduğunu idrak eder ve alemlerde O’ndan başka bir şey göremez. “Beni görürsün” ifadesi bu mertebelerin aşılması ile mümkün olur.

İnsan anlarki “nefsi hüviyetinde” tecelli eden Hakk’tır. O’nunla her mertebede “billahi” sırrıyla yaşamaktadır. Nefsi natıka bu sırlarla ahirettede mevcut ve oradada Hakk’ın tecellilerine mazhardır. Bu mertebeleri kat eden insan, O’nunla baki olduğunu idrak edendir. Bu ise bekabillah sırrıdır. “Ölmeden önce ölüp” uyanıklık içinde nefsine ve Rabbine arif olanda O’dur.



önceki sayfa               sonraki sayfa

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam509
Toplam Ziyaret888301
Hava Durumu
Saat
Takvim