Ve dedi ki bana:
- Ya Gavs-ı Azam. Cennetliklere, zuhurumdan sonra ne ülfet vardır, ne de (daha büyük bir) nimet; ateştekilere zuhurumdan sonra ne vahşet vardır ne de hurkat (bilmezlik)…
Allah belli bir zaman içerisinde cennet ehline “Kendini” bildirecektir. “Zuhurumdan sonra” ifadesi şu anlama gelmektedir. Ahiret aleminde batın hakikatler zahir olacaktır. Hakk, isim ve sıfatları zahir, beden batın olacaktır. Kişi hem kendi nefsi hakikatini (Zat, isim, sıfat tecellileri) hem de Hakk’ı müşahede edecektir. Bu ise kişinin nefsine ve Rabbine arif olmasıdır. Ancak bu irfan nefse mal olup olmadığına göre cennet ve cehennem tabakaları (mertebeleri) söz konusu olacaktır.
Kişinin kendi nefsinde Hakk’ı bulması kendi nefs mertebesinde değer kazancaktır. Hakk’ın müşahedesi (rüyetullah) ise “billahi” sırrıyla olacağından bunun üzerinden bir ülfet ve nimet söz konusu olmayacaktır. Ayrıca cennet ve “Cemalullah” hakikatini içerdiğinden ve tüm nimet isimleri (cemal isimleri) katlanarak zuhur edeceğinden ve müşahede edileceğinden bunun üzerinde bir nimet tasavvur edilemez ve bugünden bilinemez. “Allah cenette mümin kulları için yle bir nimet hazırlamıştır ki, hiçbir kulak işitmemiş, hiçbir dil söylememiş ve hiç kimse onu hayal etmemiştir”. Bunun nedeni Hakk’ın batınındaki daha önce açılmayan nimet isimlerininde “zuhur” etmesidir. Daha önce bu isimleri ile tecelli etmediğinden bilinemez. “Zuhurumdan sonra” ifadesi tüm ilahi isimleri ve sıfatları (batında kalan) içerir. Bu nedenle Efendimiz; “Bilmediğimiz ve başkalarına öğrettiğin ve Zatına ayırdığın isimlerinle Senden istiyorum” diye dua etmiştir. işte cennette açılacak olan ilahi isimlerle Hakk kemal üzere zuhur edecektir. Ve cennette Celal isimleri olmadığından bu nimetler katışıksız ve saf nimet olacaktır.
Cehennemde”zuhurundan sonra” ise kişiler kendi nefsi hakikatlerini HAKK olduğunu, nefsi hüviyetleri itibariyle Hakk’ı taşıdıklarını öğrendiklerinde her şeyi bilmiş olacaklardır. Bundan sonra “nefislerine zulmettiklerini” anlayıp, vahşetin en üst vasfını taşıyacaklardır. Artık cehennem Celal isimlerinin zuhur yeri olduğundan, Müntekim, Cebbar gibi Celal isimlerini kendilerinin hak ettiklerini idrak edeceklerdir. Bundan öte vahşet ve bilmezlik olmayacaktır. Zira her kişi cehennemi kendisi amelleriyle hak ettiğini idrak edecektir. Celal isimleri ile baş başa kalacaklardır. Hakk’ın “rahmeti gazabını geçtiğinden” zuhurdan sonra cehenneme kişiler rahmetle alışacaklar ve celal isimleri ile yaşamaya başlayacaklardır. Tıpkı ayağı kesilen kişinin uzun bir zamandan sonra bu hale alışması gibi. Bu hakikate binaen, rahmet gereği azab devam etsede, alışkanlık oluşacaktır. Bunu belirten hadiste:
“Cehennemde sonuçta cırcır otu bitecektir” buyurulmuştur. Otun zuhur etmesi ateşe alışkanlık oluşacağının bir işaretidir. Nefsi hüviyetinin Hakk olduğunu idrak ettilerinde şu ayetide yaşayacaklardır: “Allah onlara zulmetmedi, onlar nefislerine zulmediyorlar” (Ali-İmran/117).
Rahmet ile cennet, Adalet ile cehennem hakikati zuhur etmektedir.