Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

H.M.S. 61. Peygambere Uyma Hakikati

61. PEYGAMBERE UYMA HAKİKATİ

Allah şeriat olarak belirlediği hususlarda peygambere uymayla ilgili şöyle der: “Deki Allah’ı seviyorsanız, bana uyun, Allah’da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir” (Ali-İmran/31)

Allah’ın iki sevgisi ve ilgisi vardır. Başka bir ifadeyle iradenin özel bir tarzı olan ilgiyle kullarına dönük sevgisi vardır. Birincisi, onları kendiliğinden sevmesidir. Bu sevgiyle onlara peygamberine uyma imkanı verir. Peygambere uyma, onlar adına sevgiden kaynaklanan iki ilgi meydana getirir. Çünkü uyma iki yoldan gerçekleşir. Birincisi farzların yerine getirilmesi iken diğeri nafile ibadetlerin yerine getirilmesidir. Hz. Peygamber Rabbinden aktardığı kutsi hadiste şöyle der: “Kulum bana farz kıldığım ibadetleri yerine getirmekten daha sevimli bir şey ile yaklaşmadı. Nafile ibadetlerle de yaklaşmayı sürdürür. Ta ki onu severim. Sendiğimde, onun duyan kulağı, gören gözü, tutan eli olurum”. Nafile ibadetlerde Hakk kulun duyma gücü – bütün güçleri – haline gelince, farzları yerine getiren kul için nasıl bir sevgi ortaya çıkar? Bu durumda ortaya çıkan şey, Hakk’ın “seçilmiş kulunun iradesiyle irade etmesidir”. Bunun yanı sıra, kula dilediği şekilde Allah’ın ezeli meşiyetine göre, alemde hüküm sahibi olmak imkanı verir.

Bulunduğu kimseyi Hakk’ın sevmesini sağlayan her nitelik, peygambere uymak sayesinde kul adına gerçekleşebilir. Çünkü Allah’ın peygamberi o adeti sünnet yapmıştır. Bunu yapması ise Allah’ın emrinden kaynaklanır. Zira O, “arzusundan konuşmaz” ve “konuştuğu vahy iledir”. Peygamberde gerçek fail Allah’tır. Bu durum şu ayette dile getirilir: “Ben bana ve size ne yapacağını bilemem. Bana vahyedilene uyarım, ben sadece apaçık uyarıcıyım” (Ahkaf/9). Bu ayet “Peygamberin görevi tebliğdir” (Maide/99) ayeti ile aynı bağlamdadır. Peygamberler de Hakk’a uyanlardır. “Ben bana vahyedilene uyarım” (Ahkaf/9) diyen resul için Allah’ın fiiline uymanın peygamberde ortaya çıkarttığı netice mucize iken, bizim için keramettir. Keramet himmet gücüyle sadece yönelme ve uyma ile fiili yapmaktır. Bunun dayanağı ise “peygambere uyma”yı tam gerçekleştirmektir. Öyleyse şeriatta kendisine uyulan gerçekte Allah’tır. İradeyle fiile uyulan da Allah’tır. Hepsi Allah’ın irade ve meşieyetine bağlıdır. “Allah’tan başka ilah yoktur. O, Aziz ve Hakim’dir” (Ali-İmran/6).

Allah’ın sevgisinin bir tezahürüde tevbe edenleri sevmesidir. “Tevvab” Allah’ın bir niteliği ve amirdir. Öyleyse Allah gerçekte ismini ve niteliğini sevdiği gibi onunla nitelendiği için kulunuda sevmiştir. Fakat bu durum, kulun bu nitelikle Hakk’ın kendisine izafe ettiği tarzda nitelenmesine bağlıdır. Çünkü Hakk, kendisini Allah’tan uzaklaştıran bütün hallerinde kuluna döner. Bu uzaklaştırıcı haller, günah, masiyet ve itaatsizlik diye isimlendirilir. Bu hakikati bu örnekten idrak eden şeriatın sırlarına dair önemli işaretler alır.

Allah şöyle buyurur: “Her nerede olursanız O sizinle beraberdir” (Hadid/4) ve “Biz ona şah damarından yakınız” (Kaf/16). Hakk kulları iken kul O’ndan uzaklaşmışsa, kulun yakınlaşması için kuluna tecelli eder. Kulda yakınlık içinde ise kulunu özel bir sevgi ve uyma ile sever. Bu Allah’a dönmektir. Allah’a dönme ise O’nun tecellilerine ve isimlerine bürünmekle mümkündür. Bütün haller Allah’ın elindedir ve bu nedenle bu tarz dönüş Allah’a izafe edilir.

Diğer uyma özellikleri ise Allah’ın sevdiği vasıflarla O’na dönmektir. “Allah temizlenenleri sever” (Bakara/222). Temizlenmek, tahsis ve tenzih niteliği olarak Allah’a aittir. Kulun temizlenmesi, onda görülen bütün eziyetlerden kendisini uzaklaştırmasıdır.

Allah ilim ile nitelenenleri sever. Zira ilim O’nun Zatıdır. “Onun için insanların arasında kendisiyle yürüdüğü bir nur yarattık” (Enam/122) ayetinde belirtilen nur, iman, ilim ve keşf nurudur.

Allah “temizleyenleri sever” (Tevbe/108). Zira bu vasıfta O’nun niteliği ve ismidir. Başkalarını temizleyenler “Hakk’ın vekili” olarak Hakk’ın yerini alır. Asaleten Hakk, vekaleten onlar temizlerler. “Allah sabredenleri sever” (Ali-İmran/146). Onlar Hakk ile olanlardır. Her ne zaman durum ve sıkıntı olursa Hakk’la olup Hakk’la sabredenlerdir. Allah’la “Sabur” dur ve sabır O’nun niteliği ve ismidir. O’nun niteliğine bürünen O’nunla tecelli etmiş demektir.

Allah şükredenleri de sever. O, kendisini “şükredenleri seven” (Ali-İmran/144) olmakla nitelemiştir. Şükür Allah’ın nimetidir. Çünkü O, şükreden ve bilendir O’nun niteliğidir.

Bütün bu vasıflar “Peygambere uyma” özelliği ile kazanılır. Kısaca örneklediğimiz vasıfları anlayan, Peygamber ahlakıyla ve Allah ahlakı ile ahlaklandığında O’na uymuş olurlar. Allah ve Resulune uymanın yolu ise, onların isim ve sıfatlarıyla vasıflanmaktır. Kur’an “tüm esma ve sıfatı cem eden Zat” olduğundan, nefsi natıkayı Kur’an ile süslemek O’na uymaktır. Bu nedenle Hz. Peygamber “Benim mucizem Kur’an’dır” buyurmuştur. Verilen kısa örneklerle önemli bir yol açılmıştır. Bu yolda yürüyen Peygamber’e ve Hakk’a ulaşmada önemli mesafeler kateder.




önceki sayfa               sonraki sayfa

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam137
Toplam Ziyaret889255
Hava Durumu
Saat
Takvim