Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

H.M.S. 25. Kalplerin Allah’ın Kudretinde Oluşu Hakikati

25.  KALPLERİN ALLAH’IN KUDRETİNDE OLUŞU HAKİKATİ

Hz. Peygamber duasında şöyle dedi: “Ey kapleri çeviren! Benim kalbimi senin dininde sabit tut” Allah’ın kalpleri değiştirmesi kalpte merkezi olan nefsi natıka nedeniyledir. Nefsi natıka Allah’ın isimlerinin tecelli mahallidir. Nefse tecelli eden isim değiştikçe tecellinin maiyetide değişir. Bu nedenle Allah’ın kalpleri değiştirmesi, nefste iyilik ve kötülük niyeti yaratmasıdır. İnsan çelişik düşüncelerin kalbine art arda geldiğini hisseder. Bu durum Hakk’ın kalbi şekilden şekle sokmasıdır ve insan kalbiyle ilgili bu durumu kesin bir şekilde bilir. Bu nedenle Hz. Peygamber “Ey kalpleri çeviren! Benim kalbimi Senin dininde sabit tut” buyurur. Bu hadis hakkında Hz. Peygamber’in eşlerinden birisi kendisine şöyle sormuş; “Ey Allah’ın peygamberi! Yoksa sende mi korkuyorsun?” Hz. Peygamber cevap vermiş “Müminin kalbi Allah’ın parmaklarından iki parmak arasındadır”. Böylece kalbin imandan inançsızlığa ve bu ikisi altında bulunan şeylere süratle geçtiğine işaret etmiştir. allah şöyle buyurur: “Ona (nefse) günah ve takvasnını ilham etmiştir” (Şems/8). Builham kalpteki değişimlerdir. Parmaklar eldedir ve hızı ifade eder. Hadiste zikredilen parmakların çift olması ise iyi ve kötü düşüncedir. Zıt isimlerdir.

Hakk bu şekilde teşbih ile bizim aklımıza gerçeği yakınlaştırmaktadır. İki parmak Zati yetkinlik sırrıdır. Celal ve cemal olarak zıtları ifade etmektedir. Anlamları bir, lafızları farklı bu iki parmak nedeniyle cehennem ve cennet yaratılmıştır. Bu yerlerde nimet ve gazap isimleri ayrışır. Dünyada ise bunlar bir aradadır. Allah şöyle buyurur: “Bütün yeryüzü O’nun kabzasıdır” (Zumer/67). Başka bir ayette “Gökler sağ elinde dürülü” (Zumer/67)  buyurur. Bu kabza altında ve sağ elinde dürülme Hakk’ın kudret elinde her şeyin bulunduğunu açıklar. Her şey O’nun kudreti altındadır. Nefsilerde, kalplerde. Bu nedenle Hz. Resul “Nefsim kudret eli altında olan Allah’a yemin ederim ki…” buyurarak kendi nefsininde Hakk’a ait olduğunu ifade etmiştir. Hakk’ın emri onda işler ve ilahi hükümler onda ortaya çıkar. Mülk bu nedenle Allah’a aittir. Kalb ve nefste Hakk’ın mülküdür. Hakk mülkünde dilediği gibi tasarruf edendir. Kula düşen nefs emanetini O’nun emirleri doğrultusunda kullanmak ve Allah’dan yardım dilemektir. El, mutlak-güçlü tasarruf mahallidir. Bu nedenle Hakk el ile teşbihte bulunmuştur.

Sağ el kudret timsalidir. Ama hadiste şöyle buyurulur. “O’nun iki elide sağ eldir”. Hakk kudretiyle kulun sırrına (nefsi natıkasına) tecelli ettiğinde onu bütün sırlara sahip yapar. Hürlerin içine katar. Zira O, kudretin Hakk’tan olduğunu ve tecellinin Hakk’a ait olduğunu bilendir. Hürlerin içine kattığı kulunu, sağ el yönünden Zati tasarruf sahibi yapar. Kudretini onda tecelli ettirir. Sol elin değeri dolaylı, sağ elin şerefi doğrudandır. Sağ elin değeri hitaba, sol elin değeri tecelliye bağlıdır. İnsanın şerefi kendi hakikatini bilmesine, onu öğrenmesine ve onun hakikatini uygulamasına bağlıdır. Ancak bu yolla kudret tecellisine mazhar olabilir. Tevhide ulaşan kulun her iki elide sağ el olmuş olur. Nefsi natıka kudret mahalli olur. Zira Rab oraya misafir olmuştur. Nefsi natıka merkez olup, el tasarruf yeri olmuş olur. Diğer ilahi isim, sıfat ve fiil tecellileride bu merkezden kaynaklanır.  Çıkış yeri eller, gözler, kulaklar vs. olur. Bu nedenle kuldan Hakk tecelli eder. “Ben kulumu sevince onun tutan eli, gören gözü, işiten kulağı, yürüyen ayağı, konuşan dili olurum. Benimle tutar, Benimle görür, Benimle işitir, Benimle yürür, Benimle konuşur” buyuran Allah kulu her haliyle tecelli mahalli kılmıştır. Böyle sevilen bir kuldan tecellide olan Hakk’tır. Bu kulun nefsi Hakk’ın kudret eli altındadır. Bu nedenle Hz. Resul “Nefsim kudret eli altında olan Allah’a …” buyurmuştur. Hakk mutlak hayırdır. Bu nedenle böyle bir kuldan hayır tecelli eder. Bu durumun ayet karşılığı ise “Attığın zaman sen atmadın, Allah attı” (Enfal/17) ayetidir. Kulunda tecelli eden Hakk’tır. Batında Hakk faildir, zahirde fiil kuldan tecelli etmiştir. Kulun elinde tasarruf sahibi Allah’tır. Kul, Allah’ın kabzası içindedir. Şimdi bu hakikati idrak ettiğinde, Allah ismi camisi altındaki tüm ilahi isimleri ve isimlerden kaynaklanan fiilleri Hakk’a nispet eder ve tevhid ehli olabilirsin. Kula düşen görev ise “sevilen kul” olma yönünde çalışmasıdır. Bunun yolu ise şeriat-ı Muhammedi’dir. Bu suretle nefsi natıka arınır, sonradan aslına ilişen unsurlardan temizlenir ve saf, arı, duru bir nefis haline gelir ki, “abduhu” sırrına ulaşır. İzafi hüviyeti, Hakk’ın hüviyetinde erir ve o kuldan zahir olan Hakk olmuş olur.




önceki sayfa               sonraki sayfa

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi18
Bugün Toplam351
Toplam Ziyaret888143
Hava Durumu
Saat
Takvim