Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

H.M.S.3. İlim Hikmeti Ve Nuru

3. İLİM HİKMETİ VE NURU

İlim, Allah’ın ruhundandır. Allah’ın nefsi natıkaya subuti sıfatlarından “ilim” nurunu nefhetmesi ile varlık bulur. İlimler iki kısma ayrılır: Bir kısmı verili ilimlerdir. “üzerinden yiyecekler” (Maide/66) ayeti bu hakikati anlatır. Bunlar “Allah’tan korkun O size öğretir” (Bakara/282) ayetinde belirtildiği gibi takvanın neticesi olan ilimlerdir. Başka bir ayette ise “Allah’tan korkarsanız sizin için Furkan yaratır” (Enfal/29) buyurulmuştur. Başka bir ayette ise “Rahman. Kur’an’ı öğretti” (Rahman/1-2) denilir. Bütün bunlar ilim ruhu ve nurunun nefse talim edilerek öğretilmesidir. Bilgilerin bir kısmı ise kazanılmıştır. Ayaklarının altında yerlerdi” (Maide/66) ayetinde bu tür ilimlere işaret vardır. Ayak nefsi temsil eder. İlim nuruyla nefsin terbiye olurken edindiğin tecrübe ve kazanılmış ilimleri kapsar. Burada Allah, kişinin çalışmasına ve gayretine işaret etmektedir. Söz konusu kimseler ölçülü giden, nefsine ve Rabbine arif olan veya bu yolda olan kimselerdir. “Ayaklarının” kelimesindeki zamir “üzerinden yiyen” (Maide/66) kimselere dönmüş olur. İlim nurunu ve ruhunu Allah’tan talep edip alırlar.

Bu kişiler, Allah’ın kitabının ve “Kendilerine (nefislerine) indirilen şeylerin” (Maide/66) hükümlerini uygulayanlardır. “Bu kişiler iyiliklere koşanlardır” (Müminun/61) ayeti bu hikmeti anlatır. Kitabın uygulanmasıdır. Bu kişiler Rabbine ibadetin yerine getirir ve ilme fikir gücünü katmadan ilim nurunu Hakk katından alır. Allah şöyle buyurur: “Onun tevilini ancak Allah ve bilgide derinleşmiş olanlar bilir” (Ali-İmran/7). Allah onlara bu indirilmiş ve işaretlenmiş ayetin tevilinin ne olduğunu ve ona yerleştirilmiş olduğu anlamları –fikir gücü kullanmaksızın- öğretir. Onlar billahi sırrıyla Hakk’tan aldıklarından, arifibillah olarak adlandırılır. Çünkü fikir gücü, kimse adına, hatadan korunmuş değildir. Bu nedenle “Bilgide derinleşenler… Rabbimiz kalbimizi saptırma, derler” (Ali-İmran/7-8). Yani indirdiğinayetler hakkında fikir gücüyle saptırma. “Bizi hidayet ettikten sonra” (Ali-İmran/8) derler. Böylelikle Allah’tan kazanım yoluyla değil, vergi ve bağış yoluyla ilim isterler. Bunlar Hakk’a yakın gruplardır. Kazanımlarla elde ettiği ilimlerin tasdikinide Hakk’tan almadan amel etmezler.

Vehbi yol, Hak’ın kulun sırrına (nefsi natıkasına) ilmi ulaştırdığı ilahi bildirim yoludur. Onlar indirilen lafız ile Hakk’ın lafza yüklediği manayı Hakk’ça tevil edenlerdir. Bu sırrada Hakikat-i Muhammedi kanalıyla ulaşırlar. Peygamber Efendimizde tebliğ ile yükümlü tutulmuştur. “Ey peygamber! Sen Rabbinden sana indirilmiş olanı tebliğ et” (Maide/67) hükmü gereği O’nun hakikat ve marifet sırlarından tebliğ ettikleri ariflerin sırlarında tecelli eder. Nefsi natıka, Hakikati Muhammedi kanalıyla ilimlerle şereflenmiş olmaktadır. Bu hale hem gayret ve çabaları hemde Vehbi yol ile ulaşmışlardır. Bilgilerin en üstünü kulun Vehbi yoldan elde ettiğidir. Bu noktaya ulaşmanın yolu ise nefsi natıkayı tezkiye edip, “SIR” noktasına ulaştırmakla mümkündür. Bu tarz bilgiye verildiği kimsenin istidadını meşru-temiz ameller ve kazanılmış ilim ile süslemesiyle ulaşılabilir. Allah ilim nurunu ancak bu yollarla kuluna verir. Önce gayret, nefs tezkiyesi ile Allah’a yönelmek; sonra Hakk’ın kuluna ilim ruhu ve nuruyla karşılık vermesidir. Bu ise Hakk’ın ihsanıdır. “İhsanın karşılığı ancak ihsandır” (Rahman/60) ayeti bu hakikati anlatır.

Hakk kendisine yönelindiğinde, O’da kuluna yönelir. Kulunu kendiyle şereflendirir. O hep kulladır. Ancak kul bu beraberliği yöneldiğinde fark eder. Hakk’ta farkındalığı arttırmak için kuluna yaklaşır. İlim nuruyla onu kendine çeker. “Susadım Beni içirmedin”, “Falan kuluma su verdiysen Beni yanında bulacaktın” gibi belirtilen hususlarla insan kanalıyla da Hakk kuluna yaklaşır. Kişide insanın Hakk’ın zuhuru olduğu ilmi ve bilgisi varsa muamelesi Hakk’la Hakk’ça olacaktır. Hakk kuluyla ona yaklaşmış ve kendinin bilinmesini istemiştir. Hakk’ın bize ait nitelik ve fiillerle bize yaklaşması sevginin bir neticesidir. Rabbini sevdiği iddasında dürüst olan kulda O’nun isimleriyle ahlaklanmak suretiyle O’na yaklaşır. Bu nedenle arifler Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmayı düstur edinirler ve O’nun Kur’an’ını ahlak halinde sunarlar. Bunu sağlayan ilim ruhu ve nurudur. Nefsi natıkanın, Kur’an-ı Natık vasfını kazanmaktır. Kur’an ilim olduğundan nefs ilim nurunu yansıtan bir cevher haline ulaşır. İlim tecellisni en güzel surette halka yansıtırlar. Bu hale ise şu iki yolu birleştirerek ulaşmıştır: 1. Gayret ve çaba ile kazanılmış ilim 2. Vehbi yoldan kazanılmış ilim. Bunu sağlayan ise her iki halde de Allah’tır.





önceki sayfa               sonraki sayfa

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi18
Bugün Toplam390
Toplam Ziyaret888182
Hava Durumu
Saat
Takvim