137. MÜMİNİN ALLAH’IN NURUNU TAŞIMASI
“Müminin ferasetinden sakınınız, çünkü o Allah Tealanın nuru ile bakar”
Efendimiz şöyle buyurdu: “Ben Allah’ın nurundanım, müminlerde Benim nurumdandır” Müminlerin nurlarıda üç şekilde zahir olur.
1. Kalpteki nefsi natıka nuruHer insan eleste “Evet Rabbımızsın” sözünü vererek “mümin” olmuştur. İşitilen bu hakikate nefsi natıka şahit tutulmuştur. “İşittik ve itaat ettik” (Nur/51) ayeti ile elestte işitilen ve yaşanan bu hakikat şehadet aleminde de yaşansın ve “itaat ettik” bölümü yürürlüğe girsin diye, nefsi natıka beden elbisesine bürünmüştür. Beden zulmet nefsi natıka nurdur. Nur ve zulmeti birleştiren hayvani ruhtur. “Her doğan İslam fıtratında doğar” hakikati gereği, her müminin sonradan nefse ilişen ahlak, tecrübe, ilim ile mümin vasfı örtülmüş olur. Nefsi natıka ahlaki sıfatların vasıflarına göre Kur’an’da nefs mertebelerine göre değerlendirilmiştir. Nefs tezkiye yoluyla yukarıda belirtilen üç nur mutmainne mertebesinde batın olarak tekrar oluşur. “Akıl kalpte Hakk’la batılı ayıran nurdur” hadisi bu mertebeyi anlatır. İlk oluşan hakikat nefsi natıka nurunun tekrar oluşmasıdır. Bu nur göze ve alına yansır. Nefsi marziye mertebesine kadar batındır. Batın olarak insana yardımcı olur. Feraset bu batın olan Allah’ın nurudur. Nefsi marziyye ve safiye mertebelerinde bu üç nur zahirede yansır. Gözde nur; alında nur ve kalpte nur zahir olur. Zahir ve batının kemale ermesiyle feraset ve zeka gelişir. Zekiye nefis, kamile-safiye nefis ile alacağını Hakk’tan alır. Hem zahiri hem batıni olarak yöneldiği her şeyde hikmetleri ve kudreti sezer. Mümin vasfı kemale ermiştir. “Mümin müminin aynasıdır” hadisiyle şu üç kemal gerçekleşir.
1. Mümin Allah’a ayna olurBu üç vasıfla karşılaştığı her insandaki vasıflar Allah ve Resulü kanalıyla müminin nefsine ilham olarak yansır. Allah’ın nuru ile baktığından iki şey oluşur:
1. Karşısındaki insanın özellikleri nefsine yansır