100. ADEM – HAKİKATİ MUHAMMEDİ – RUHUL AZAM
“Muhakkak Allah Adem’in çamurunu kırk gün kırk gece kudretiyle yoğurdu. Sonra çamuru ikiye taksim etti. Adem’in sağ omzundan tayyib nefisler çıktı. Sol omzundan şaki nefisler çıktı. Bunları Celal ve Cemal parmakları ile karıştırdı. Onun için bir kafirden bir mümin doğdu. Bir müminden de bir kafir doğdu. Hazreti Nuh’un evladı gibi…”
Allah Teala şöyle buyurdu: “Rabbin meleklere dört unsurdan beşer halkedeceğim diyerek hitap etti” (Hicr/28-29).
Bu dört unsur toprak, su hava ve ateştir. Kokmuş çamur toprak, üzerine dökülen su, hava ve ateş vasıtasıyla kurutmasıdır. Adem’in zahiri tesviyesi kemal suretinde halketmiş oldu. Zati hayatiyetiyle kemal, cemal ve celal ile muamele edip en kemalli, celali ve cemali ile tecelli etmiş oldu.
Tesviye kemal bulduğunda “Ruhumdan nefhettim” buyurdu. Kırk gün kemalin sırrı ise Adem’in halife olarak halkedilişi idi. Hilafete layık oluşunu ise şöyle bildirdi: “Ademi kendi suretimde yarattım” ve “Adem’i Rahman suretinde yarattım” Nefsi natıka’ya Zati hayatiyeti ve kayyumiyetini nefhederek Ruhul Azam ve Ruhul Kudüs hakikatlerini nefsi natıkada dürmüş oldu. Bu sırla insan Hakk’ın sırrı ve halifesi oldu. Ruh ise Zati hayatiyet (Hayy) ve kayyumiyetin (Kayyum) Hakikat-i Muhammedi’den görünmesidir. Ruh; Hakikat-i Muhammediyenin Hayy ve Kayyum isminin mazharıdır. Bütün peygamberlerin, velilerin ve müminlerin ruhları ve alemlerdeki her mevcut O’nun nurundan halkedilmiştir. Mertebe mertebe halkedilen nefisler bulundukları nefs mertebesine görede said ve şaki nefisler olarak alemde yerini aldı. Efendimizde verilen bu nurla “Hadi” isminin mazharı oldu. Kur’an da şöyle buyuruluyor: “Sana hayat sıfatımızdan Ruh-ul Azam vahyettik. Bu ruhu nurla aydınlattık. Senin vasıtanla dilediğimiz kullara hidayet ederiz. Halbuki Ruh ve Nur verilmezden önce kitap ve iman nedir bilmezdin. Zira sen âmâ-i Rububiyette ayan-ı sabitenle gizli hazine idin. İlmimde sabit idin. Sonra sende hidayet etmek üzere Ruhul Azam’ı vahyettim. Vücudunla alemlere rahmet oldun” (Meryem/19).
Adem, nefsindeki Hakikat-i Muhammedi vasıtasıyla halife oldu. Bunu belirten hadiste Efendimiz: “Adem su ve balçık halinde Ben peygamberdim” buyurmuşlardır. Allah, Lahut, ceberut, melekut, misal ve şehadet alemlerini bu nurla ve ruhla Adem’e musahhar kılmıştır. Adem’in ruhu ve nuru, Senin ruhundan ve nurundan bir nefhadır. Dünyada ve ahirette Hakikat-i (Nuru) Muhammedi hakimdir. “Ruh ve melekler saf saf olup durduğu gün…” (Nebe/38) ayeti bunun delilidir. Hakikati Muhammedi ile Efendimiz şefaat-i kübra (Büyük şefaat) sahibidir. Makam-ı Mahmudun sahibidir. Marifetullah’ın sahibidir. Bu nedenle kudsi hadiste “Ben olmasam, Sen olmazdın; Sen olmasan Ben bilinmezdim” buyurulmaktadır. Bu ruha ve nura sahip olup, bunu müşahede edenler şehittirler. İlim ile ebedi hayy (diri) dırlar. Allah yolunda “ölmeden önce öl”üp Hakk ile dirilmişlerdir. Bunu belirten ayette “Siz Allah yolunda öldürülen şehidlere ölü demeyin” (Bakara/154) buyurulmaktadırlar. “Onlar diridir, Rabbleri nezninde rızıklandırılmışlardır” (Bakara/154) buyurmuşlardır. Rızıklanmış olduklarına ilişkin malumatıda şu ayette vermektedir: “Onlar, Allah’ın verdiği nimetlerle ferah ve sürur içindedirler” (Ali-İmran/169-170).