“Sizin ilahınız sadece Allah’tır ki O’ndan başka ilah yoktur. İlmi ile her şeyi kaplamıştır (kuşatmıştır)” (Taha/98)
İlahi Zat kendini “Ben gizli bir hazineydim. Bilinmekliliğimi sevdim. Halkı zuhura getirdim. Ta ki Beni bilsinler” diye tanımlamıştır. İlah olan Zat kendini açığa (zuhura)çıkmadan önce “BEN” diye tanımlamıştır. Burası henüz hüviyetini açmadığı “hüviyet gaybı” – “Ahadiyeti Zat” mertebesidir. Halkı zuhura getirdikten (yarattıktan) sonra ise kendini “uluhiyeti Zat” mertebesinde açığa çıkarmıştır. İlahlığın söz konusu olduğu ve insanlardan bilinmesini istediği mertebede budur. “La ilahe illallah işte Ben O’yum” buyurarak insanları uluhiyetini bilmeye çağırmıştır. İlahi Zatın, uluhiyet mertebesindeki adı Allah’tır. Bu nedenle “Sizin ilahınız sadece Allah’tırki O’ndan başka ilah yoktur” buyurulmuştur. Allah ismi ise tüm ilahi isim ve sıfatları kendi Zatında toplamıştır. İsim ve sıfatlarının açığa çıkışı ile farklı ve zıt yönleri ilede bilinmesini murad etmiştir. tıpkı insandaki gibi. İnsanın zatı tektir. Ancak onun gülen, ağlayan, işiten, bilen, anne, baba, kardeş, ressam, doktor, öğrenci, öğretmen, işci gibi çok sayıda izafi isim ve sıfatları vardır. isim ve sıfatlarının çokluğu ZATINDAKİ TEKLİĞİ ve BİRLİĞİ değiştirmez. Allah’ın Zatı da TEK ve BİR’ dir. İsimleri ve sıfatları açısından çoğalmıştır. Bunların çokluğu uluhiyetinin (ilahlığının) açılımıdır. İsim ve sıfatları ile Zatı ilmini açmış, her yüzde bir ismi, bir vasfı ile görünür olmuştur. Bu nedenle ilmi en küçük zerre dahil her şeyi kuşatmıştır. İnsanın Zati ilmindeki programıda (ayan-ı sabite) Allah’ın isim ve sıfatlarıdır. Nefsi natıkasınıda bu isim ve sıfatları dürerek halk etmiş ve şehadet aleminde isim ve sıfatların açılımı ve müşahedesi için yeryüzünde zuhura çıkarmıştır. İnsan dahil alemlerdeki her şey isim ve sıfatlarının kendi mertebesinden görünümü ve açığa çıkışıdır. Sen bana veya bir şeye bakarken ondaki isimleri ve sıfatları, ben sana bir şeye bakarken sendeki ve ondaki isim ve sıfatları görmekteyim. Yani alemlerdeki her şey kendi hüviyeti mertebesinden ve kendi düzeyinden isimleri yansıtmaktadır. Her fiilde bu isimlerin yansıtmasıdır. Eserleri ile müşahede edilen yine isimlerin sonuçlarıdır ve suretleridir. İşte Allah uluhiyetini (ilahlığını) isim ve sıfatları ile açığa çıkarmaktadır. Allah ismi bütün ilahi isimleri ve sıfatları cem ettiğinden tek ilahtır. O’ndan başka ilah yoktur. Bunu belirten ayette; “ilahınız tek bir ilahtır. İlahi hüviyetiyle O’ndan başka ilah yoktur. O rahman ve rahimdir” (Bakara/163) buyurulmaktadır. Allah isminin sonundaki Hu (hüve) he harfi O’nun ilahi hüviyetini temsil etmektedir. “Ben gizli hazineydim” buyurduğu Zatına “bilinmesi için” Benliğini hüviyeti ile açmıştır. Benliğinden açtığı kısım “alemlerdeki hüviyeti” açmadığı kısım ise “hüviyet gaybı” olmuştur. Allah ismi ile hüviyetini tanımlamıştır. Alemlerde ilah olan hüviyeti ile Allah’tır ve O’ndan başka ilah yoktur. “O (hüve) Rahman ve Rahimdir” buyurularak uluhiyetin Rahman kaynaklı olarak isim ve sıfatları ile gerçekleştirdiğini ve Rahim isminden kaynaklanan faaliyet ile alemlerde isim ve sıfatlarıyla fiilde olduğunu açıklamaktadır. Bu konu MUTLAK TEVHİD’ in açılımıdır. Tahsili ile hakikate ulaşır ve kişi kendinde (nefsinde) ve alemlerde (her şeyin nefsinde) Rab olarak Allah’ın tecellide olduğunun idrakine varabilir. Bunu belirten ayeti kerimede; “Fakat O (ilahi hüviyetiyle) Allah benim Rabbimdir. Ben tek Rabbimle hiç kimseyi ortak koşmam” (Kehf/38) buyurulmaktadır. BU HÜVİYET TEVHİDİni ve ULUHİYET TEVHİDİni bir arada kapsar.