“Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın” (Bakara/196)
Her insanın Allah’ın Zati İlminde bir hakikati vardır. Bu hakikate “ayan-ı sabite” adı verilir. Ayan-ı sabite uluhiyetin programı olup Allah’ın isim ve sıfatlarının bir düzenlemesidir. Her insan ayan-ı sabitesi oranında Allah’ı bilir ve tanır. Allah’ın Zati İlmini kuşatamaz. Ancak Allah ise ilmi ile her şeyi kuşatmıştır. Kişinin nefsi natıkasınıda içinden ve dışından kapsamıştır. Bu nedenle nefsini bildiği kadar Allah’ı bilebilir. “Nefsini bilen Rabbını bilir” hadisinin bir açılımı da budur. Nefsi natıkası insana Allah’ın uluhiyetini (ilahlığını) tasdik için emanet olarak verilmiştir. “La ilahe illallah” hakikatini müşahedeli olarak yaşaması için şehadet aleminde yerini almıştır. Hacc, Hakikati İlahiyede cemalullah’ı seyr ve müşahededir. “La ilahe illallah” hakikatinin müşahedesidir. Umre ise, Hakikati İlahiyede, Hakikati Muhammediyeyi seyr ve müşahededir. “Muhammeden Resulullah” hakikatinin müşahedesidir.
İşte kişi bunları “Allah için” yapmalıdır. İnsan Zati ilmi hakikati ve nefsi natıkası itibariyle “Alllah” isminin zuhuru içindedir. “Billahi” sırrıyla Allah iledir. İşte ayan-ı sabitesinde dürülü olan ve Allah ismi camisinde dürülü ve toplanmış olan ilahi isim ve sıfatları açığa çıkarmak için, bunlara mazhar olmuştur.