Üyelik Girişi
Site Haritası
Önerilen Siteler

A.H. 114. Nefsi Natıka ve Sevilen Arifibillah Olma Sırrı

114. NEFSİ NATIKA ve SEVİLEN ARİFİBİLLAH OLMA SIRRI

“Kral dedi ki: O’nu (Yusuf’u) bana getirin. O’nu nefsime (kendime) özel danışman edineyim. O’nunla konuşunca: Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin dedi” (Yusuf/54)

Nefsi natıka Allah’ın nurunu ve Kur’anı’ın sırrını taşır. Her insan potansiyel (bilkuvve) olarak bu özelliği taşır. Ancak her insan bu hakikate ulaşıp onu kinetik (bilfiil) hale yani fiile dökemez. Yani Allah’ı bilip Kur’anı yaşayacak kemalatı taşımaz. Allah’ı bilip Kur’anı yaşayanı ise Allah kendi zatına seçer. Bunu belirten ayette “Seni nefsim için (elçi) seçtim” (Taha/41) buyurulmaktadır. “Nefsini bilen Rabbını bilir” buyuran Hz. Resul bu hale gelmenin yolunu bizlere göstermiştir. Bu şekilde nefsini ve Allah’ı bilen kişi yüksek bir makamda ve güvenilir bir insandır. Bunlar ise “kamil insan”lardır. Bu insanlar Allah’ı “Allah ile” bildiklerinden “Arifibillah” olarak adlandırılır. Nefislerini Allah’a teslim edip fenafillah olduklarından Allah’da onların nefislerine tüm ilahi isim ve sıfatlarıyla yani Zatıyla tecelli eder. Bu hal ise “bekabillah” halidir. Bu hale ulaşan kişi bulunduğu yerde Alllah’ın vekili ve halifesidir. Allah ile konuşur, Allah ile bakar, Allah ile hüküm verir. O’nda tasarruf eden her haliyle Hakk’tır. Bu nedenle Hz. Resul (sav): “Beni gören Hakk’ı görmüştür” buyurmuştur. Bu hale ulaşmanın anahtarı Kur’an ve Sünnete uyma yoluyladır. Bu şekilde hareket eden ise Allah ile (billah) olduğundan insanların nefislerine “danışman” ve “rehber öğretmen” dir. “Yaşam koçu”dur. İşte bunlar “abduhu ve resuluhu” hakikatini insanlara aktaran Hu’nun kulu ve habercisidir. Bunların dışındakiler ise bulundukları mertebelerden O’ndan haber verirler. Kendi nefis mertebelerinden ilmi ulaştırırlar. Bu nedenle “her bilenin üstünde bir bilen vardır” buyurulmuştur. Hakkın indinde makam tutanlar ise “O’nun gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili…” olanlardır. İşte bu kişileri Allah sevmiş ve zatına seçmiştir. Onları Kendi Zatının işleri için, istediği şekilde kullanır. Zira “Mal O’nundur” ve malında tasarruf eden ise Allah’tır. Bu nedenle “Mülk Vahid ve Kahhar olan Allah’ındır” (Mümin/16) buyurulmuştur. Tasarrufta olan ise O’na uyar. O’na uyanlara da tasarrufta bulunan O’dur. İrşad eden O, söyleyen O, hidayete erdiren O olur.



önceki               sonraki
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam362
Toplam Ziyaret888984
Hava Durumu
Saat
Takvim