A.H. 104. İblis, Şeytan, Mudil Esması ve Nefs
104. İBLİS, ŞEYTAN, MUDİL ESMASI ve NEFS
“(Şeytan diyecektir ki) Zaten benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, nefsinizi (kendinizi) yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz”
(İbrahim/22)
Şeytan Mudill esmasının temsilcisidir. Düşüncede iblis, fiilde şeytan adını alır. Şeytanın bir fiili yaptırma gücü ve kudreti yoktur. Ancak Mudill esmasının özelliği şaşırtmak, Hakkı batıl ve batıl şeyleride cazip göstermektir. Bunuda ilahi isimlerin gerçek hüviyetleri ve yüzleriyle açığa çıkmasını engelleyerek yapar. İlahi isimler sonsuz olmasına rağmen 99 esma ile özetlenir. Bu nedenle “Şeytanın 99 kapısı vardır. Bu yollarla insanı avlar” buyurulmuştur. 99 ile belirtilen ilahi isimlerin hakikatleriyle açığa çıkmasını engellemektedir. Ne kadar engelleyebilirse. İlahi isimlerin hüviyetlerini ne kadar bozulabilirse. Bozup bozmaması ise kişinin nefsiyle ona uymasına bağlıdır. “Şeytan nefislere vesvese vererek kişiyi etkiler” ancak fiili yaptırma gücü yoktur. Kişi gelen bu vesveseleri Kur’an ve Sünnete göre kıyaslamayıp, hareket ederse şeytan amacına nail olur. Şeytanın amacı insanı Kur’an ve Sünnet dışına itmektir. Bu nedenle kişi nefsinde oluşan karar ile amel etmiş olurki, fiili yapan ondan mesuldür. Karşılığını da amele ve niyetine göre alır. Bu nedenle şeytan beni değil, nefsinizi yerin buyurmaktadır. Her davet edenin davetine icabet etmek gerekmez. Davetin Hak mı batıl mı olduğuna bakılır. Bu nedenle insan kendini kurtarabilmek için şeytanın davetlerine icabet etmemelidir. Ayrıca Allah; “Ben onları (şeytanları) ne göklerin ne de yerin nede bizzat nefislerinin (kendilerinin) yaradılışına şahit tuttum. Ben yoldan çıkanları yardımcı edinecek değilim” (Kehf/51). Allah nefislerinin ve alemlerin yaradılışına şahit tutmadığı şeytanın “insanın nefsindeki bilgileri” bilmesi mümkün değildir. Zira nefsin hakikatinden haberi olmadığı gibi insanın batınından da haberi yoktur. İmtihan sırrı gereği şeytana mühlet verilmiştir. Kişinin bu yolla ilim ve tecrübe ile ilahi isim ve sıfatların gerçek hüviyetlerini en iyi şekilde öğrenmesi amaçlanmıştır. İnsan nefsi ise alemlerin ve kendi nefsinin yaradılışına şahid tutulmuştur. Bu hakikat ile insan olmuş ve sorumlu tutulmuştur. Şeytanın yeri ebedi cehennemdir. İnsan ise onun davetlerine uyup uymama özelliği ile ahiretteki yerini bugünden tercih eder.