“İnanıpda iyi işler yapanlara gelince ki hiçbir nefse (hiç kimseye) gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz”
(Araf/42)
İman ve salih amel Hakk’a ulaşmanın yollarıdır. Kişi iman ile ibadetleri yaptığında kendi nefsi hakikatine ulaşır. Nefsin hakikati kendi nefsi hakikatine ulaşır. Nefsin hakikati Allah’ın nuru ve Kur’anın sırrı makamıdır. Kişi Kur’an üzere başka kişilere yönelip salih amel işlediğinde de yöneldiği kişi ve kişilerin nefsi natıkasına yani onların hakikatlerine hizmet etmiş olur. Dolayısıyla perde arkasında bulunan Allah’a ve Kur’an’a hizmette bulunmuş olur. Kişi gerek kendi nefsine gerekse başkalarının nefsine hizmet ettiğinde, kendinde dürülü olan Hakikat-i İlahiyeye ve Hakikat-i Muhammediyeye hizmet etmiş olur. Yaptığı ibadet ve salih amellerin nuru ile nurunu arttırarak hakikatine adım adım yaklaşmış olur. Bu hususları açıklayan iki hadisle konuyu noktalayalım: “İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır”, “Kim bir din kardeşinin maddi ve manevi ihtiyacını karşılarsa hac ve umre sevabı kazanır”, “Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz; kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız” hadisiyle de nefsin kaldıramayacığı amellerin bile kolaylıkla halledilebileceğini vurgular. Bunu belirten ayette ise; “Her güçlüğe karşı kolaylık vardır” (İnşirah/5) buyurulmaktadır.