A. H. 77. Kur’an, Resul ve Nefs Tezkiyesi
77. KURAN, RESUL ve NEFS TEZKİYESİ
“Andolsun ki nefislerinden (içlerinden) kendilerine (nefsinize) Allah’ın ayetlerini okuyan (kötülüklerden ve inkardan) kendilerini temizleyen (arındıran), kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler”
(Ali-İmran/164)
Allah nefisleri Rab ismiyle tasarrufu altında bulundurur. Rab isminin tecellisi bütün ilahi isim ve sıfatları bünyesinde bulundurur. Bütün ilahi isim ve sıfatları bünyesinde bulunduran iki şey vardır: Kur’an ve İnsan-ı Kamil. “İnsan ve Kur’an bir batında doğan ikiz kardeştir” buyuran Hz. Resul (sav) bu hakikati ifade etmektedir. Bu ikisi kanalıyla nefisler tezkiye (arınma) edilip asli hakikati olan Allah’ın nuruna ve Kur’anın sırrına ulaştırılır. Bunlar ise Allah’ın rahmeti olup insanlara Allah’ın lütfudur.
“Dinlerini bir oyuncak bir eğlence edinen dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak. Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felakete duçar olmaması için Kur’an ile nasihat et” (Enam/70). İşte Kur’an ile nasihat eden kişiler ”abduhu” ve “resuluhu” Hu’nun kulu ve habercisi olan kişilerdir. Bunlar ise halk arasında arifibillahlar olup Hz. Resul’un vekili ve Allah’ın halifeleridir. Onlara uymak asaleten İnsan-ı kamil Hz. Resul’e ve Allah’a yönelmek demektir. İşte bu gibi kişileri arayıp, bulmak ve onlara uymak yoluyla Hakk’a ulaşılabilir. Zira onların nefisleri Allah’a ve Resulüne ayna olmuştur. “Nefsini bilen Rabbini bilir” hadisini hayata geçirebilmek için; kendi hakikatine ve Allah’a ulaşmış arifin eğitimine girmek gerekir. Ancak böyle bir irfan eğitimi ile Kur’an ve Allah idrak edilebilir. Kişiyi kendi hakikatine ulaştırabilir. Allah bu kişilerde Rab tecellisini her isim kanalıyla yaptığından bu kişiler Hz. Resul’un şu hadisini yaşamışlardır: “Beni Rabbim terbiye etti, ne güzel terbiye etti”. İşte varislerde Hakkın ve Resulunun terbiyesi altında olduklarından, bu hakikatleri taliplilerine aktarırlar. Bu Allah’ın ilminin bir vesile ile kişilere ulaştırılmasıdır. Bu vesile ise o kişilerdeki Ruh ve NUR dur. O kişilerde tecelli eden ve aktaranda batında Hakk’tır. Allah’ın kişilere “insan kanalıyla” tecellilerini ulaştırmasıdır. Kişi bu hakikatleri Allah’tan değilde kendinden (benliğinden) biliyorsa böyle kişilerden de uzak durulmalıdır. Gerçek arifler Hakkla olan, Hakkı yansıtan, Hakkı sunan, Hakkı söyleyen, Hakkı yaşatanlardır.