A. H. 56.Vahdeti Vücud Şuhudu
56. VAHDETİ VÜCUD ŞUHUDU
“Doğuda batıda Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın vechi (zatı) oradadır”
(Bakara/115)
Alemler Hakk’ın zuhur mahallidir. İsim ve sıfatlarının her mertebede Zahir ismiyle görünmesidir. Allah ilahi hüviyetini tanımlarken “Hüvel evveli vel ahiri vez zahiri vel batın” (Hadid/3) olarak tanımlamıştır. TEK VÜCUD HÜVİYETİ, zahir, batın, evvel ve ahir isimleriyle zuhurdadır. Diğer tüm ilahi isimler ve sıfatlarda bu dört ismin açılımlarıdır. Zahir, batın, evvel, ahir ise TEK ZATIN kendi içindeki itibarlarıdır. Nereye dönülürse orada zahirdeki görünümün altında ilahi isimler ve sıfatlar vardır. Zahir ismiyle açığa çıkan isimlerin batınında ise Hakk vardır. Allah ismi camisi altında isimlerini toplamıştır. Sen bana bakınca Allah’ın bir veya birkaç ismini; ben sana bakınca Allah’In bir veya birkaç ismini müşahede ederiz. Diğer yüzlerde de bu böyledir. Her şeyin batınında sır olarak Allah’ın Zatı mevcuttur. İlahi Zat her şeyin Hayyı ve Kayyum’u olarak batında Batın-evvel isimleriyle; zahirde Zahir-Ahir isimleriyle açığa çıkmıştır. Bunlar ise TEK ZATIN itibarlarıdır. Bu nedenle “nereye dönerseniz Allah’ın vechi (ZATI) oradadır” buyurulmuştur. Namaz kılarken Kabe’ye dönülmesinin muradı ise Kabenin zahir, batın, evvel, ahir isimlerini birleştirdiği Ahadiyeti Zat mertebesini temsil etmesidir. Kabenin batını-evveli Ahadiyeti Zat mertebesi zahiri-ahiri ise uluhiyet mertebesidir. Kabe bütün izafet ve itibarları bünyesinde cem ettiğinden MUTLAK TEVHİD mertebesidir. Bu nedenle bütün izafetler Kabe’de BİR’lenir. Bu açıdan Kabe merkezdir. Allah alemlerde isimleri ve sıfatları ile çoğalmış, her şeyde yüz göstermiştir. İsim ve sıfatların çokluğu ve düzeyleri alemdeki çokluğu oluşturmuştur. “İsim Zatın aynıdır” ve “Sıfat Zattan ayrılmaz Zat sıfattan asla hiç” tasavvuf kurallarının idrakiyle her yüze bakan ilahi hüviyeti o mertebeden müşahede etmiş olur. O yüzle Hakk’ı tanımış olur. Ne kadar yüzle (isim ve sıfatla) tanışıp bilirse, Hakk’ı o kadar bilmiş olur. Doğu ve batı iki zıt noktadır. Yani alemlerin en uç ve en zıt yerlerinde de O müşahede edilir. Bu müşahede “VÜCUD TEK ve BİR MERTEBELERİ ve DÜZEYLERİ ÇOKTUR” idrakiyle olan Vahdet-i Vücud ve Vahdet-i Şuhud idraki ve şuhududur. Kesrette Vahdet, Vahdette Kesret’i BİR bilme, Bir görme olarak tanımlanan “Muhammedi Şuhud” mertebesidir.