A. H. 39.Kur'an, Nokta-i Süveyda ve Nefsi Natıka
39. KURAN, NOKTA-İ SÜVEYDA ve NEFSİ NATIKA
“Bu (Kur’an) insanların kalp gözünü açan bir nur, kesin bilgi edinmek isteyen bir toplum içinde hidayet ve rahmettir”
(Casiye/20)
İnsanın kalbinde “nokta-i süveyda” denilen bir nokta vardır. Bu nokta insanın nefsi natıkasının dürülü olduğu noktadır. Bu nokta Kur’anın besmelesinin “Ba” harfinin altındaki noktanın insandaki karşılığıdır. Bu nokta ile “İnsan ve Kur’an ikiz kadeş” olmuşlardır. İşte kalpteki bu noktanın aslı NUR’dur. Bu noktaya “Kur’an noktası”, “Nuru Muhammediye”, “Hakikati Muhammedi” noktası da denmektedir. Nefsi natıkada Kur’an dürülü olduğundan, asli haline ulaşan nefsi natıkada Kur’an dürülü olduğundan, asli haline ulaşan nefsi natıka Kur’an’ın nurunu alemlere ulaştırır. Zahire ve batına ve alemlere hidayet ve rahmet noktası olur. Böyle bir gönül “Gönül Kabesi”, gönüldeki nokta-i süveyda’da hacer-i esved hükmündedir. Böyle bir arif kişiden nefsi natıkanın nuru alından iki kaş arasından nabız gibi atan nur olarak ve tesbih taneleri tarzında alemlere yansır. Kalpte batında olan nokta, alında zahir olur. “Göz nuru” ve “alın nuru” olarak bu nuru Muhammedi müşahede edilir. Böyle bir gönül taşıdığı Kur’an sırrı ve Allah’ın nuru ile alemlere “Hadi” ve “Rahim” sırrıyla tecelli ederek her varlığa rahmet olur. “Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiya/107) ayetinin sırrıyla Nuru Muhammedi’nin bu kişilere sirayetiyle onlarda alemlere rahmet ve hidayet kaynağı olurlar. Bu kişiler “Kur’an-İnsan” birlikteliğini gerçekleştirip “Kadirini bilen”, “haddini aşmayan” ve “Allah’ın rahmet kaynağı” olan arifibillahlardır. Allah ehlidir. Allah ile (billahi ve bismillahirrahmanirrahim) sırrıyla Allah ilmini, taliplerine talim ederek onları Allah’ın rahmetine ve hidayetine ulaştırırlar. “Fiili besmele” ve “Kur’an-ı natık” ve “Yaşayan Kur’an” olduklarından Kur’an ahlakı ile alemlerdeki yerlerini alırlar. Kur’an sırf nur ve sırf zikir olduğundan Allah ile “hüviyet beraberliği” içindedirler. Onlardan Hak görünür, Hak söyler. Bu hal “Beni gören Hakk’ı görmüştür” buyuran Hz. Resul’dan varislerine bir yansımadır. O’nun nuruyla alemlere rahmet ve hidayet vesilesi olmaktır.