“Bugün onların ağızlarını mühürleriz. Kazanmış olduklarını (yaptıklarını) Bize onların elleri anlatır, ayakları şahitlik eder”
(Yasin/65)
İnsanın hakikati nefsi natıkasıdır. Nefsi natıka insanın yaşamı boyunca yaptıklarını kaydeden bilgisayar gibidir. Sesli-görüntülü bir kayıt cihazı gibidir. Üstelik gizli olan niyetlerini bile kaydeder. Nefsi natıkanın merkezi kalptir. Kalpten bütün vücuda hakimiyeti vardır. Her uzuvda, her hücreden haberi vardır. Bir uzuv kesilse (örneğin el) o uzvun yok olmasıyla nefsi natıkanın nuru oradan kaybolmaz. Vücud da ve vücudun dışında bile hakimiyeti vardır. Nefsi natıka haydır ve idrak sahibidir. Her şeye alimdir. Zira Allah’ın nurundandır ve Kur’anın sırrını taşır.
Nefsi natıka ölüm ile yok olmaz. “Nefs ölümü tadar” (Ankebut/57) ve boyut değiştirerek ahirette (cennet veya cehennem) yerini alır. Her şeye idrak sahibi olduğu için “idrak sahibi-konuşan nefis” adını aldığını, sahip olduklarını ifade edebilmesi için uzva ihtiyacıda yoktur. Her uzvun yapıp ettiklerine şahit olarak kendisindekileri Hakk’a aktarır. Böylece elleri ayakları vs. ile yapıp ettiklerini, nefsi natıkada kaydettiklerini aktarmış olur. Tıpkı bilgisayarda kayıtlı bir filmin tekrar seyredilmesi gibi…