28. MUTLAK TEVHİD VE AYAN-I SABİTE
“Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapıp yalvarma. O’ndan başka ilah yoktur. O’nun zatından başka her şey helak olacaktır. Hüküm O’nundur ve siz O’na döndürüleceksiniz”
(Kasas/88)
“Allah’tan başka ilah yoktur” (La ilahe illallah). Bu hakikatın ifadesi için “O’nun hüviyetinden başka ilah yoktur. O’nun vechinden (zatı hüviyeti-hakikati) başka her şey helak olacaktır” buyurulmaktadır. “Hakiki Vücud” Hakk’ın, “İzafi Vücud” da alemin vücududur. Çünkü alem Hakiki Vücud’un gölgesidir. Her kişi ayan-ı sabitesi yani “hüviyeti” itibariyle Hakk’ın vücududur. Hüviyetin itibariyle senin Hakk’a nispetin gölgenin gölge sahibine göre olan durumuna benzer. Bu hakikat itibariyle bütün eşya Hakkın hüviyetinin aynıdır. Vücud TEK ve BİR, mertebeleri ve düzeyleri çoktur. “Külli şeyin halikun illa vechehu” (Kasas/88) “Her bir şey helak olucudur, ancak O’nun vechi (Zatı) helak olucu değildir” buyuruluyor ayette. Ayeti kerimede “vechehu” nun zamiri (hu) “şey”e dönük olunca mana “her bir şey helak olucudur, ancak o şeyin vechi (ayan-ı sabitesi) helak olucu değildir” olur. Ve bir şeyin vechi denildiğinde onun “zatı” ve “hakikati” kastedilir. Çok olan bu taayyünler Hakkın Mutlak Vücudunun “kayıtlı” oluşundan ve “sınırlı” oluşundan ibarettir. Bundan dolayı eşyanın hakikati (ayan-ı sabite) Hakk’ın vücududur. Şu halde ayetin manası şöyle olur: “Her şeyin taayyünü helak olucudur. Ancak o şeyde taayyün etmiş olup onun hakikati olan mutlak vech helak olucu değildir” Ve zamir (hu): Hakka dönük olduğunda ”Her bir şey helak olucudur, ancak Hakkın vechi (zatı) helak olucu değildir demek olur.